Selim Kaplan

Selim Kaplan

Bir elimizde Kur’an bir elimizde şarap tası

Bir elimizde Kur’an bir elimizde şarap tası

İki hafta arayla yaptıkları birbirine ters beyanlarda; Sayın Cumhurbaşkanımız, batı ekonomik bloğuna üyelik, stratejik hedefimizdir derken, Sayın Dışişleri Bakanımız, doğu ekonomik bloğuna üye olma arzusundayız dedi?

11 Haziran 2024 günü Rusya’da yapılan, doğu ekonomik bloğu olan, BRİCS+ Dışişleri bakanları toplantısına katılan, Dışişleri Bakanımız Sayın Hakan Fidan, BRİCS’e üyelik konusunda görüşmelerimiz var beyanında bulunmuştu.

Bu beyandan iki hafta sonra, 27 Haziran 2024 günü, Estonya Cumhurbaşkanı ile görüşmesinden sonra, Sayın Cumhurbaşkanımız da, batı ekonomik bloğu olan, Avrupa Birliğine (AB) üyeliğin Türkiye’nin stratejik hedefi olduğunu ifade etti.

Kafamız karıştı mı?

Hayır, çünkü Devletimizin üst yönetiminde birinin düz dediğine, diğerinin ters demesine alışkın bir milletiz

Ekonomide, sağlıkta, eğitimde, hukukta velhasıl devlet yönetiminin ana kulvarlarında bir düzen kuramayıp, yazboz mantığı ile yol alan yönetimimizin, dış politikamızda da aynı mantıkla yol alması sürpriz değil.

Birine stratejik hedefimiz, diğerine de katılmayı düşündüğümüz, AB ve BRİCS’i kısaca tanımakta fayda var.

BRİCS+; 2006 yılında Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika’nın bir araya gelerek oluşturduğu birliğe, 2024 yılında İran, Mısır, Etiyopya ve Birleşik Arap Emirliklerinin katılımı ile oluşan, küresel ekonomide batı alternatifi bir ekonomik topluluktur.

BRİCS’in görünen kuruluş amacının; IMF ve Dünya Bankası gibi uluslar arası finans kurumlarındaki yerleşmiş yapıyı geliştirmek ve gelişmekte olan ekonomilere daha fazla temsil ve söz hakkı verilmesini sağlamak olduğu ifade edilmektedir.

Avrupa Birliği (AB) ise Almanya, Fransa, komşularımız Yunanistan ve Bulgaristan’ın da üye olduğu, Avrupa ülkelerinden oluşan Ekonomik topluluktur. 1957’de altı Avrupa Ülkesinin, Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) olarak oluşturdukları birlik, 1992’deki antlaşma ile AB adını aldı ve Avrupalı devletlerden oluşan, 27 üye ülkeli bir kuruluştur. Türkiye dâhil, dokuz ülkenin daha üyelik görüşmeleri devam etmektedir.

AB’ne üyelik için; Avrupa Birliği Antlaşmasının 2’nci maddesinde belirtilen, “Avrupa Birliği, insan onuruna saygı, özgürlük, demokrasi, eşitlik, hukukun üstünlüğü ve azınlıklara mensup kişilerin hakları da dâhil olmak üzere insan haklarına saygı değerleri üzerine kuruludur.” genel şartlarının, ülke yönetiminde ve toplumun yapısal taşlarında, yerleşmiş olması esastır. Türkiye; tekçi zihniyetinden dolayı, bu alanlarda yol alamadığı ve hatta gerileme kaydettiği için, 1959 yılından bu yana AB’nin kapısında üye olmayı beklerken, kendisinden sonra başvuran 21 ülke, topluluğa üye olmuştur.

Altmış beş yıldır, gümrük birliği tarzında sözleşme ve uygulamalarla AB üyelerini besliyoruz, ama bir türlü tekçi zihniyetimizden taviz verip, üye ülkelerle aynı sofraya oturamıyoruz.

Ana fikirleri itibari ile AB diyor ki “önce insan”, BRİCS diyor ki “Önce para”

Gelinen noktada da Türkiye diyor ki AB’li olup batılı olamadık ama BRİCS’li olup doğulu olabiliriz!

Peki, adama sormazlar mı?

Günümüzde BRİCS üyesi ülkeler ve Türkiye dâhil, doğu ülkelerin vatandaşlarından milyonlarca insan, hem de kaçak yollarla, neden AB üyesi ülkeler dâhil, batı ülkelerine ulaşıp iltica etmeye çalışıyorlar?

11 Temmuz 2023 tarihli “Neyiz biz” başlıklı yazımızda, Türkiye’nin benzeri başka bir macerasını da değinirken, dile getirmiştik.

Yüz yıllık Cumhuriyetin bu gün ki durumuna bakıldığında, her iktidarın kendine uygun devlet yaratma hevesi ve tekçi zihniyetlerden dolayı; ekonomide, eğitimde, sanayide, hukukta, sağlıkta velhasıl insani yaşam biçiminde, emsalimiz ülkelerin, kat be kat gerisinde olduğumuzu söylemek mümkündür.

Yaklaşık bin yıl önce, Ömer Hayyam “Oldu mu bu “ şiiri ile günümüz Türkiye’sinin tam da bu gün ki yapısına uygun, ne güzel söylemiş;

Bir elimizde Kur’an, bir elimizde şarap tası,

Bir yanımız helal, bir yanımız haram,

Şu ham gök kubbe altında biz neyiz,

Ne tam gâvur, ne tam Müslüman.

Şiirin temasına uygun olarak, yüz yıllık Cumhuriyet’in vatandaşları olarak, bizim de artık kendimize sorup bir karara varmamız gerekmez mi?

Neyiz biz?

Batılı mı, doğulu mu, yoksa orta doğulu mu?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selim Kaplan Arşivi
SON YAZILAR