İran’ın işgali sürpriz olmayacaktır
“Camdan evi olan başkasının evine taş atmasın”
Rusya’nın Çeçenistan sorununu yaşadığı doksanların sonu ve iki binli yılların başında, Türkiye de Rusya’ya karşı Çeçenlere destek veriyordu. Bunun farkında olan Rusya’nın Türkiye’deki Büyükelçisi Albert Çernişev, Türkiye’ye kendisinin de bir Kürt sorunu olduğunu hatırlatarak, yukarıdaki Rus atasözünü kullanmıştı.
Çernişev mealen, ”eğer sen Çeçenleri bana karşı kışkırtmaya devam edersen, Rusya olarak biz de Kürtleri sana karşı kışkırtırız” diyordu.
Kaderin cilvesine bakın ki, yukarıdaki söylemden yıllar sonra, Türkiye Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan aynı sözü, İran için kullanmıştır.
Sayın Fidan El Cezire televizyonuna verdiği röportajda, İran’ın Suriye Kürtlerini desteklediğini kastederek; “Eğer siz başka bir ülkedeki bir grubu destekleyerek orada rahatsızlık oluşturmak isterseniz, başka bir ülke de sizdeki başka bir grubu destekleyerek size rahatsızlık oluşturmak ister" ifadesinden devamla “Yani dünyada artık hiçbir şey gizlenemiyor. Sizde olan yetenekler başkasında da var. Dolayısıyla camınıza taş atılmasını istemiyorsanız başkasının camına taş atmayacaksınız" demişti.
Türkiye Dışişleri Bakanı’nın bu ifadesine İran’ın tepkisi sert oldu!
Türkiye’nin İran Büyükelçisi, İran Dışişleri Bakanlığı’na çağrılarak dikkati çekildi.
Ayrıca İran’ın dini lideri Ali Hamaney’in danışmanı Ali Ekber Velayeti de, İran’ın bölgedeki konumunu Türkiye’nin zayıflatamayacağını dile getirerek” Tahran diyaloga açık, ancak abartılı söylemler karşısında asla sessiz kalmayacak ve saygısızlığa uygun bir yanıt verecek” ifadesinde bulundu.
Kendi kamuoyunu sürekli dış tehditler ile Suriye, Lübnan, Filistin ve Yemen’de İsrail’e dönük vekâlet savaşlarıyla oyalarken, son yıllarda İsrail ve ABD’den yediği darbelerle pusan İran, iç kamuoyunu meşgul edecek malzemeler yaratmak amacı ile Sayın Fidan’ın ifadesinden dolayı bir bardak suda fırtınalar kopardı!
Ülkesinde; sınır ticareti yapan Kürtleri, muhalif öğretmen, sanatçı ve siyasetçileri, acımasızca idam eden İran’ın, başka bir ülkedeki Kürtlere destek vermesi eşyanın tabiatına aykırıdır.
Öte yandan, mevcut siyasi ortamda, Türkiye’nin Suriye’deki nüfuzunu sınırlamak için, İsrail’in yaptığı gibi, düşman kardeşi olan İran’ın da her yolu deneyebileceğini de değerlendirmek gerekir.
Dünyada; doğalgaz üretiminde ikinci sırada, petrol üretiminde üçüncü sırada olan İran, devletindeki yolsuzluk ve rüşvet çarkından dolayı, enerji alanında ve özellikle elektrik üretiminde tam bir çöküşle karşı karşıyadır.
Doğal kaynaklar zengini İran’daki elektrik yetersizliğinden dolayı, tarımda üretim düşüyor, fabrikalar kapanıyor, okullarda eğitim aksıyor ve başta devlet daireleri olmak üzere yaşamın her alanında, büyük oranda elektrik kesintileri yaşanıyor.
Enerji sıkıntısının ekonomik sıkıntılar ve yönetime karşı tepki yarattığı İran, otuz yıldan fazla zamandır, İsrail’e karşı vekâlet savaşlarında, güya yarattıkları kahramanlıklar ve ölümlerin acıları ile halkını kontrol altında tutarken, şimdi elinde bu koz kalmadığından, yeni dış tehditler yaratmak için, Sayın Fidan’ın demecine de üst perdeden tepki vermesi doğaldır.
İslam’ın insani, sosyal, yönetimsel ve ekonomik öğretilerinin hangi oranda uygulandığının değerlendirildiği, 2022 dünya İslamilik endeksine göre, birçok Müslüman olmayan ülkenin de gerisinde kalan İran, dünyadaki 149 ülke arasında, İslami yaşam şekline göre 138’nci sırada yer bulmuştur.
Ülkesinin geliri petrol ve doğalgaza endeksli, enerji ve ekonomik sorunlar yaşayan, adında İslam Cumhuriyeti ifadesi olmasına rağmen İslamilik endeksinde sınıfta kalan İran’ın, mevcut politikalarında ısrarcı olmaları durumunda, kendi Cumhurbaşkanlarının deyimi ile Azerbaycan, Kürdistan, Belucistan, yeni İran tarzında devletlere bölünmesi de sürpriz olmayacaktır.
Ya da varlığını devam ettirmek için, yeni düşmanlar yaratıp, geçmişte Irak’la süren sekiz yıllık savaşın benzeri bir savaşla, komşularından gözüne kestirebildiği biri ile savaşa tutuşmasıdır.
Çünkü Şah rejiminin devrilip, güya dine dayalı devrimle yeni yönetimin başladığı 1979 yılından bu yana, geçen 45 yılda, önce Irak’la sekiz yıllık savaş, sonrasında İsrail’e karşı otuz yıldan fazla, vekâlet savaşları ile hep savaşın içinde olmuştur.
Savaşlı yaşam adeta İran rejiminin devamının garantisi, savaşsız yaşamın ise rejimin sonu olacağı mantığının yönetime egemen olduğu görüntüsü vardır.
ABD Başkanı Trump’ın, yakın zamanda, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’e bir mektup gönderdiği ve mektubunda İran’ın nükleer çalışmalarını kastederek“ umarım müzakere edersiniz çünkü askeri olarak girmemiz gerekirse korkunç bir şey olacak” ifadesini kullandığını ve “neler olacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz” demecinde bulunması tesadüfî midir?
Olmayan kimyasal silahları bahane edip Irak’ı işgal eden ABD ve müttefiklerinin, nükleer çalışmalarını bahane edip, yönetimi halkının desteğini kaybetmiş, İran’ı işgal etmesi de sürpriz olmayacaktır!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.