Diplomalı ama bilgisiz bir nesil yarını inşa edebilecek mi?
Ne lise diploması ne de üniversite diploması sahibi olmak kültürlü olmanın ölçütü değil artık.
Navigasyon olmadan yönünü bulamayan,hangi şehrin hangi bölgede olduğunu bilmeyen, , tarihten, coğrafyadan, gündemden bihaber bir nesil yarınımızı inşa edebilecek mi? Bu soruya cevap aramadan önce birkaç örnek bize “sorun”un ciddiyetini kavratacaktır.
Adana Güneydoğuda mı?
Şehir içinde iki üç genç,deneme sınavından çıktıkları ellerindeki testlerden belli, gençlerden biri Adana neredeydi diye soruyor; biri İç Anadaolu’da, diğeri hayır Güneydoğu’da diyor. Bu gençler liseyi bitirmiş üniversite sınavına hazırlanıyor. Evet lise mezunu gençlerimiz Adana’yı Güneydoğu’da, İç Anadolu’da biliyor. Bir yarışmada alanı 1 metrekare olan karenin 1 kenarı kaç metredir sorusunu cevaplayamayan yarışmacı ve daha nice örnek, saymakla bitmez.
Peki, ne oldu da böyle bir nesil yetişti? Bu çocukların zekâ seviyesi mi düşük; anlama, algılama problemleri mi var?
HAYIR!..
Çocukların ne zekâsında ne de algılamalarında bir problem yok, sorunun kaynağı çocuklar değil, BİZİZ…
İçi boşaltılan okullar, sınavda eksi netle gidilen üniversiteler, eğitim fakültesi mezunu ama kitap okumayan, haber izlemeyen veya takip etmeyen, genel kültürü KPSS çalışırken edindiği bilgilerden ibaret olan öğretmenler, sayısal bölümlere yerleşmek isteyen öğrencilere, sözel dersler işine yaramaz deyip matematik ve diğer sayısal derslerin önemini tembihleyen “eğitim koçları”, edebiyat dersi senin işine yaramaz deyip çocukları edebiyattan soğutan edebiyat öğretmenleri… El birliğiyle bu çocukları bu hale biz getirdik. Okullarda okuma saatleri var ancak birçok okulda kitap okutmak yerine öğrencileri ya test çözüyor ya da sınav odaklı ders çalışıyor. Birçok öğretmen okuduğunu anlama için öğrencisine kitap okumasını tavsiye ediyor. Kitap okumayan okusa bile amacı kültürlenmek olmayan bir nesil yetişiyor.
Bu, elbette bir gün içinde çözülecek bir problem değil ancak kaybedecek zamanımız yok. Bir an önce bir yerden başlamalı.
Öncelikle çocuklarımızı eğiten öğretmenlerin eğitimlerini, donanımlarını sorgulamalıyız. MEB’in bir an önce işe el atıp diplomadan ziyade öğrenci merkezli bir eğitim programı hazırlaması, gerekirse şu an çalışan öğretmenleri eğitmesi gerekiyor. Eğitim fakültesi dışındaki bölümlere verilen pedagojik formasyonun kaldırılması da acilen yapılması gerekenlerden biri.
Eğitim fakülteleri yeniden revize edilmeli; donanımlı, kültürlü öğretmen yetiştirme odaklı hale getirilmeli.
Başarılı ama genel kültürden yoksun bir nesil ne iyi bir hekim ne iyi bir avukat veya öğretmen olabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.