Kayıp Halk: DOMLAR
Mezopotamya tarihine baktığımız zaman bu kadim geniş coğrafyada oldukça renkli bir birinden farklı ama birbirini etkilemiş, dünya medeniyet tarihine geçmiş çok önemli etnik kültürel kimliklerden söz edebiliriz.Bu etnik- kültürel kimliklerden biriside ülkemizde ekseriyetle Mardin, Diyarbakır,Urfa, Batman ve Van da yerleşik olarak yaşayan "Dom" ismiyle ifade edilen halktır.
Yerel olarak‘Mıtırp’ yada ‘Kereçi‘diye ifade edilen bu ilginç halk, demografik olarak dağınık ve halen önemli bir kısmı kimliksiz yaşadıklarından tam sayıları bilinmemekle beraber bölgede sayılarının yaklaşık olarak yüz bin civarı olduğu tahmin edilmektedir.
Bu kadim halk, tarihsel olarak çok geniş bir coğrafyaya yayılmış ve köklerinin Hint- Aryan ırkına mensup, oldukça renkli bir kültürü yansıtmaktadırlar.Dünyadaki dağılımlarına baktığımızda Türkiye, Mısır, Irak başta olmak üzere Ortadoğu ülkeleri ile Kuzey Afrika da yaşam sürdürdüklerini görmekteyiz.
Domlar'ın bir çok kaynakta Roman halklarının bir alt kolunu oluşturan Hint-Avrupa dil ailesinden “ Domari” dilini konuşan proto- Roman bir etnik grup oldukları savunulur.Bu temel yaklaşım Domlar’ la ilgili en baskın görüş olarak kabul edilmektedir.
Bu renkli halk, yaşadıkları coğrafyaların bir çok yerinde yarı göçebe yaşam tarzları ile kapalı toplum formunda yaşam sürdürmeleri, her türlü zorluğa rağmen kültürel olarak asimile olmalarını büyük oranda engellemiştir.
Domlar'ın kökenine ilişkin bir çok kaynakta Hindistan da yaşayan Dombalar'ın bir alt kolu olarak 6.yüzyıl dan itibaren İran üzerinden Ortadoğu ve diğer ülkelere geçtikleri ifade edilir.
Bölgemizde yaygın olarak yaşam sürdürdükleri yerlerden biriside Diyarbakır dır.Sayılarının il genelinde onbeş binin üstünde olduğunu, 2017 de dernekleşen Domlar'ın derneği olan Dom-derbaşkanı Mehmet Demir, bir dijital gazeteye verdiği röportajda ifade etmiştir.Hayatın her alanında zorluk çektiklerini, bölge genelinde sayılarının yüz bin civarında olduklarını belirtmiştir.Bölgenin en eski halklarından olduklarının altını çizen dernek başkanı kendilerine özgü Domca’nın yazılı bir alfabe , bir kaynakları olmadığından gittikçe yok olmayla karşı karşıya kaldığını savunmaktadır.Yarı göçebe yaşam tarzları ile birlikte yaşam sürdürmeleri belli bir orandada olsa kültürlerini yaşatmalarına imkan sağlamıştır.Demir, bir çok meslekle ilgilenmelerine rağmen en çok kendileriyle özdeşleşen mesleğin müzisyenlik olduğunu ifade etmiştir.
Domlar, bölgede ve özellikle Mardin çevresinde yerel kemençe olan “rıbap”ilebilinirler.Yanı sıra davul-zurna ve def de yoğun olarak kullandıkları çalgılar arasındadır.Sokak düğünlerinin vazgeçilmezi olan Domlar, dünya da bu çalgılarla ve müzisyenkimlikleriyle ön plana çıkmaktadırlar.
Domlar, yaşadıkları coğrafyalarda ten renklerinin koyuluğundan, hareketli yaşam tarzlarından dolayı ciddi anlamda önyargılara maruz kalmış ve ötekileştirilmişlerdir.Ülkenin bir çok bölgesinde farklı isimlerle anılan Domlar, söz gelimi bölge illerinde daha çok ‘mıtrıp- kareçi‘olarak bilinirler.Trakya da ‘Çerge’, İstanbul ‘da Roman- Çingene, Adana da ‘Conolar’ Karadeniz de’ Lomlar(poşa)’ gibi isimlerle anılırlar.
Domlar , yakın zamana kadar kimliksiz yaşadıkları için bir çok haktan yararlanamamışlardır. Günümüzde halen kimliksiz yaşayan çok sayıda Domdan bahsedebiliriz.
Bu kadim ve renkli halk yaşadıkları yerlerde hangi isimle anılırsa anılsınlar en az diğer halklar kadar kabul görmeyi ve insanca yaşam haklarına sahip olmayı hakkettiklerinin altını çizmek gerekir.
Dünyanın en neşeli ve müzisyen kimlikleriyle özgün bir kimliğe sahip Domlar, dünya kültür mirası UNESCO tarafından bir an önce gereken statüye kavuşturulmaları oldukça önem arz etmektedir.
Eski bir Dom sözüyle son verirken; “ Düğünlerin neşesi , hayatın ta kendisiyiz"
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.