Kürt Çoban
Ereb Şemo’ nun kaleme aldığı bu romanın, kendi hayatından belli kesitlerin yer aldığı otobiyografik özellikte yazıldığını söylemek mümkün. Burada klasik bir otobiyografik ele alıştan ziyade, kendi yaşamı üzerinden Sovyetler de yaşayan özelde Kürtler ve diğer etnik kesimlerin Çarlık Rusya’ sın da yaşadıkları trajik olaylar sosyolojik ve belli açılardan politik bir sunum yapılmıştır.
Kürt Çoban eserinde yazar, Ekim 1917 devriminden önce ve devrime katılışını, yaşanan iç savaşta yaralanmasını ve aile fertleriyle geçirdiği dramatik zamanları roman tarzında okuyucuya aktarıyor.
Şemo, romanda Kürtlerin içinde bulundukları sefalet düzeyindeki yoksulluğu en ince detayına kadar ele alırken durumu fazla ajite etmeden, yaşananları bağlamlarıyla sade ve oldukça akıcı bir üslupla dile getiriyor.
Kafkaslar da ve Sovyetler Birliğine bağlı Ermenistan Cumhuriyet’ in de yaşayan yaklaşık altmış bin ile yüz bin arasında olduğu düşünülen Kürtler’in yaşam biçimleri, ekonomik uğraşları ile yaşadıkları sorunlar dönemin yakıcı koşullarının fonunda yansıtılmaktadır.
Romanda Kürt feodallerinin baskıcı Rus Çarlık imparatorluğu ve geçici hükümet ile nasıl birlik olup toplumu sömürdüklerini ve aynı zamanda Ermeni Taşnak güçlerine dayanıp Kürt ırgat, emekçi ve yoksuları nasıl ezdikleri tüm gerçekliğiyle ortaya serilmektedir.(Bu coğrafyada yaşayan Kürtler daha çok kırsalda hayvanlık başta olmak üzere, tarım işçiliğiyle geçimlerini sağlamaktaydılar. Önemli bir kesimi göçebe ve yarı göçebe koşullarında yaşıyorlardı)
Bolşevik Partisi’nin liderliğinde Çarlık Rusya’sı nın zulmünden kurtulan halkların, bir yandan Sosyalizmin kurulmasında aktif rol alırken diğer yandan kendi etnik kimliklerini, kültürel değerlerini de koruma ve geliştirme imkanı bulurlar.
Romanda yazar anlatımı belli bölümler yani diziler şeklinde çocukluk yıllarından başlayarak , ailesinin rençberlik maceraları ile açlık ve yoksullukla olan mücadelerini tümevarımsal bir yaklaşımla ele alır.Hem kendi aile durumunu hem de Kürt toplumunun yaşadıklarını her düzeyde yansıtmaya çalışıyor.Kürt feodallerinin onları nasıl sömürerek bolluk içinde yaşadıklarından tutun, ırgatların günlerce aç kalışlarını ve yaşadıkları çaresizlikleri abartıya kaçmadan dile getiriyor.
Şemo, yoksul bir ailede büyüyüp babasının yaptığı rençberliği o dönemin şartlarından dolayı yapmak zorunda kalır.Başkalarının hayvanlarına çobanlık yaparak yaşamlarını kıt kanaat sağlamaya çalışırlar.Rençberlik için gittikleri köylerde içine girdikleri halkların, bu kimi zaman Ermeniler kimi zaman Kürtler kimi zamanda başka etnik yapılar olmuştur.Onların kültürel yapısını dolaylı da olsa yansıtmaktadır.
Hayvanlarını güttükleri ağa, şeyh ve beylerin halka yaptıkları zulmü her detayıyla gözler önüne serer. Halkın yoksulluğuna aldırış etmeden zaten kısıtlı olan mallarına el koyarak yaşamlarını sürdürmüşlerdir.
Şemo, 1.Dünya Savaşı esnasında Rus askerlerine (Kazaklar) birden fazla dil bilmesinin avantajıyla rehberlik yaparak eskisine göre daha fazla para kazanmanın fırsatını elde eder.Bu süreçte askerlerin köylülere yaptıkları kötülüklere tanıklık eder.Köylülerin ekinlerine, hayvanlarına el koyan askerlerin bu tutumu onu rahatsız etse de hiçbir şey yapamaz.
Şemo, ilerleyen zamanlarda dayısının köyüne gider orada karşılaştığı dayısının kızına aşık olur ama şartlardan dolayı evlilik planlarını gerçekleştiremez.İçine girdiği olumsuz koşullar onu zorunlu olarak başka yollara ve yerlere sürükler.
Şemo, Çarlık Rusya ya karşı örgütlenen Bolşevikleri duyar ve onlara katılır. Böylelikle oda gerçekleştirilmek istenen devrimi köylülere ve işçilere anlatarak onları bilinçlendirmeye çalışır. Bolşevikler ile Çarlık yanlıları arasında iyice kızışan çatışmalar kaçınılmaz olarak iç savaşa dönüşür. Şemo da cesareti ve çalışkanlığıyla kısa sürede Bolşevik güçleri arasında önemli bir yere gelir ve savaşta aktif rol alır.Özellikle Kürtler in örgütlenmesi için kendisine görev verilir.
Romanın, Şemo'nun çocukluğundan gençlik dönemine kadar ve özellikle Ekim devrimi esnasında yaşanan iç savaşta ki detaylar ile Kürtler' in bu süreçte yaşadıkları adeta dizi şeklinde aktarılarak bu yönüyle aynı zamanda bir tarih kitabı gibi, bir dönemin hafızası olarak ta önemli yere sahip olduğunu belirtmek yerinde olur.Gerek kullanılan dil gerekse Kafkas ve Sovyet Ermenistan’ın da ki Kürt realitesi açısından da dönemsel olarak yaşanan gerçekleri aktarması açısından da oldukça önemlidir.1935 yılında yayınlanan Kürt Çoban ilk Kürtçe roman olması sebebiyle özgün bir yere sahiptir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.