Lütfen bizi güldürmeyin!
Allah, Süleyman Peygamber‘e, cinlere, kuşlara ve bütün hayvanlara hükmetme yetkisi ve onlarla konuşma kabiliyeti vermişti.
Bir gün, kanadı kırık bir kuş, Hz Süleyman’ın huzuruna gelir ve bir dervişin kendi kanadını kırdığını söyleyerek, dervişi şikayet eder.
Hazreti Süleyman, dervişi çağırtır, kuşun kanadını neden kırdığını sorar?
Derviş, bu kuşu yakalamak istedim, yanına yaklaştım ama kaçmadı. Biraz daha yaklaştım, tam tutacakken kaçmaya çalıştı ve bu esnada kanadını kırdım der.
Hazreti Süleyman kuşa döner, bak bu adam sana sinsice yaklaşmamış, sen kaçabilirdin ama kaçmamışsın, adam haklı deyince, kuş itiraz eder.
Bu adam derviş kıyafetinde olduğundan, bana yaklaşınca zarar vermeyeceğini düşündüm, onun için de kaçmadım.
Eğer avcı olsaydı, kaçardım der.
Bu durumda derviş haksız bulunur ve kolunun kırılması emredilir.
Kuş buna karşı çıkar.
Bu kişinin kolu iyileşince yine aynı işleri yapmaya, insanları, kuşları aldatmaya devam eder!
En doğrusu, giymeye layık olmadığı, sırtındaki derviş elbisesini çıkarsın ve bir daha giymesin der!
Derviş, bir tarikata (yola) girmiş, onun kurallarına ve törelerine bağlı kimse olduğuna göre; Ülkenin veya insanların yönetimine talip olmuş ve bu konuda partilerinin politikaları doğrultusunda söz ve davranışlarda bulunanlar da, halkın nazarında, partilerinin elbisesini giymiş, taraftarı için sözüne güvenilir, birer derviş sıfatındadır!
Bundan dolayıdır ki, halk onların gösterdiği doğrultuda oylarını kullanır ve yönetimde temsilcileri olarak seçerler.
Halkımız seçilmiş temsilcilerinin; toplumsal dayanışma ve adalet anlayışı içinde, herkesin insan haklarından, temel imkan ve hürriyetlerden yararlanması amacından ve Anayasaya bağlılıklarından ayrılmamalarını bekler.
Ve hatta bunun teminatı olarak; vatandaşın hizmetine atanmış devlet memurları, millet vekilleri, bakanlar ve Cumhurbaşkanları bu konuda yemin ederek, vatandaşa güven verirler.
Yeminlerine sadık kalıp, beklentileri karşılıyorlar mı?
Bunu okuyucularımızın takdirine bırakıyorum!
Ama, her gün, insanların gözünün içine baka baka;
- Pahalılık ve düşük ücretlerden yakınanlara – "vatandaşı enflasyonun altında ezdirmeyeceğiz",
- Sokaklarda silahlar fütursuzca kullanılmasına rağmen -"memlekette huzur ve güveni tesis ettik"
diyen,
- Cennet vatanımızın doğal zenginliklerini küçük menfaatlere peşkeş çekip doğal felaketlere sebep olan,
- Ötekini kötülemekten, teröristlikle yaftalamaktan başka politika üretemeyen,
- Vatandaşın menfaatinden ziyade, kendisi ve yandaşlarının menfaatleri için çalışan,
Partili dervişlerin; Kolumuzu, kanadımızı kırmalarına fırsat vermemek için, sırtlarına derviş elbiselerini giydirmemek, giymiş olanların da sırtından çıkarmak için, onlara oy vermemek gerekir!
Eğer hala bu tür insanlara oy veriyorsak, gelecekte, aşağıdaki hikayede olduğu gibi gülmekten başka bir şey yapamayacağımız şimdiden bellidir.
Zamanın birinde, şehrin hükümdarı tedavisi bulunamayan bir hastalığa tutulur.
Hekimlerden bir tanesi, hükümdara bir çocuk tarif eder ve tarifini verdiği çocuğun canından birkaç parça yediğinde iyileşeceğini söyler.
Derhal aranarak çocuk bulunur ve hükümdarın hükmünü tebliğ etmesi için, hâkimin karşısına çıkartılır.
Hâkim çocuğa kararı tebliğ edip, başına gelecekleri anlattığında, çocukcağız gülmeye başlar.
Hâkim çocuğa neden güldüğünü sorar?
Çocuk ta; “Benim hakkımı koruması gereken hükümdar, canımdan birkaç parça yemeye karar vermiş, beni koruması gereken babam da bu karara rıza göstermiş, hakkımı müdafaa etmesi gereken hâkim de bu kararı bana iletiyor, ben gülmeyim de ne yapayım” cevabını vermiş.
31 Martta seçilecek, belediye başkanları ve meclis üyeleri ile muhtarlar ve azalarının“ …Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında adaletle hükmetmenizi emrediyor… Nisa/58” ayeti gereği adil olmaları, Yaratan’ın emri ve vatandaşa olan sorumluluklarının gereğidir.
Vatandaş olarak, seçileceklerden özel beklentimizdir!
Seçildikten sonra, lütfen bizi güldürmeyin!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.