Bedava peynir sadece fare kapanında olur
Her şey yüzyıl önce İngilizlerin Orta Doğuyu işgali ve Filistin topraklarına Siyonist tohumlarının ekilmesi ile başladı!
Başlangıç olarak Filistin, Lübnan, Suriye, Irak vb uydu devletler kuruldu.
Sonrasında Siyonizm’in devleti kuruldu.
Bu kuruluş ta, Orta Doğu’da hiç bitmeyecek çatışmaların başlangıcı oldu.
Bu çatışmalar sayesinde; kendisine batı sermayesi tarafından, Orta doğunun ağası havası verilen, Irak’taki Saddam rejimi devrildi ve başta Irak olmak üzere petrol zengini Arap ülkeleri ABD tarafından işgal edildi.
Bu işgal devam ederken, İran’a, güya İsrail’e karşı vekâlet savaşlarını başlatma görevi verildi.
Bu şekilde Suriye, Lübnan, Filistin ve Yemen’e İran destekli milisler yerleştirildi.
İran’ın beslediği milisler, güya İsrail’e karşı Filistin’i destekler görünürken, aynı zamanda İsrail’e de milislerin bulunduğu ülkelere saldırma bahanesi yarattı.
Bu şekilde otuz yıl devam eden süreçte, İran halkı hep fakir ve yönetime tepkili kaldı, Filistin aşama aşama İsrail tarafından tamamen işgal edildi. Lübnan’da, batının bir uydu devletinden başka bir şey kalmadı (Lübnan’ın son Cumhurbaşkanını, Suudilerin Lübnan’ı yeniden inşası karşılığında ABD seçtirdi).
Son olarak, Suriye topraklarında, altmış yıldır devam eden ve kendilerini krallık gören Esad rejimi de devrildi ve Suriye Devleti’nin hâkimiyeti bir terör örgütünün eline geçti.
Resim yine aynı, terör devleti olduğu için, her zaman, birer bahaneyle, İsrail’in saldırılarına açık ve fakat hava, kara, deniz kuvvetleri bir daha ayağa kalkmayacak şekilde tamamen çökertilmiş, kemiksiz bir Suriye Devleti var güneyimizde.
Türkiye bu günleri görebilseydi, doksanlı yıllarda, İsrail uçaklarının Konya’da konuşlanıp, Türkiye semalarında uçarak, eğitim yapmak bahanesi ile Türkiye ve çevre ülkeler hakkında istihbarat toplamasına izin verir miydi?
Artık İsrail’den İran ve Türkiye topraklarına ulaşmak için hiçbir engel kalmadı.
İsrail’in ve dolayısı ile ABD’nin, İran’a saldırması için nükleer çalışmalar olmak üzere birçok bahanesi var!
Pekâlâ, İsrail’in Türkiye’ye saldırmak için bir bahanesi var mı?
İşte burada; geçmişte İran’ı Suriye, Lübnan, Filistin ve Yemen’de İsrail’e karşı vekâlet savaşlarına ikna eden ve buralara saldırmak için Siyonist ve Emperyal güçlere bahane yaratan akıl, şimdi de Türkiye’nin kulağına bir şeyler fısıldamakta mıdır?
Bu fısıltılarda deniyor mu ki, Suriye’nin orta yerindeki T4 ve Palmira üslerine İHA, SİHA ve S-400 füzelerini konuşlandır. Bu şekilde hem Suriye hava sahasına(dolayısıyla diğer üç ülkedeki Kürt bölgelerine) ve hem de doğu Akdeniz’e hâkim olursun!
Türkiye’nin Ortadoğu güvenlik siyasetini, ellerinde çubuklarla TV’lerdeki güvenlik uzmanları ya da onların akıl hocaları yönlendiriyorsa vay halimize.
“Bedava peynir sadece fare kapanında olur.”
Geçen hafta, İsrail’in Suriye’deki saldırılarına ilişkin, Türkiye Dış İşleri Bakanlığı her ne kadar”… Suriye sahasında kendisine yönelen herhangi bir provokasyon veya saldırı bulunmamasına rağmen, İsrail’in dün gece (2 Nisan) birçok noktaya eş zamanlı olarak düzenlediği hava ve kara saldırılarının, İsrail’in çatışmadan beslenen dış politika anlayışından başka bir izahı bulunmamaktadır…” yumuşak ifadesini kullansa da, başta Arap basını olmak üzere dünya basını, “İsrail’den Erdoğan’a mesaj, Türkiye’nin Suriye’de istediği üsler (Suriye’nin T4 ve Palmira üssü) vuruldu, ateşli başlıklarını kullandı!
İsrail basını da saldırının Ankara’ya” Suriye’de üs kurma ve İsrail’in faaliyetlerine karışma” mesajı olduğunu yazdı!
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz’ın, Arap basınında yer alan ve Fransız Haber Ajansı (AFP)’na dayandırılan demecinde, ”…Suriye Lideri Culani’yi uyarıyorum; İsrail’e düşman güçlerin Suriye’ye girmesine ve Ülkemizin güvenlik çıkarlarını tehlikeye atmasına izin verirseniz çok ağır bir bedel ödersiniz…” ifadelerinde bulunduğu yer almıştır!
Aynı basın organlarının değerlendirmesine göre, bu demeçte kullanılan“İsrail’e düşman güçler” ifadesinden kastedilen Türkiye’dir!
Eğer bu değerlendirme doğru ise; doksanlı yıllarda Manavgat’tan kendisine su vermeyi düşünen, Konya’daki hava üssünde uçaklarının uçmasına onay veren ve hâlihazırda Azerbaycan’dan İsrail’e akan petrolün kendi topraklarından geçmesine de onay veren Türkiye, resmi ağızdan ve ilk defa İsrail’in düşman gücü olarak ifade edilmiştir.
Hayırlı olsun!
Bu ifade, aynı zamanda, İsrail’in (dolayısı ile ABD ve diğer Emperyal güçlerin) İran ile birlikte yeni hedefinin Türkiye olduğunun açık beyanıdır!
Yüz yıl önce Orta Doğuya salınan, kandan ve ölümlerden beslenen Siyonizm virüsü, Emperyal güçlerin kendilerine verdiği görevi layıkıyla yerine getiriyor.
Orta doğu ve Hazar bölgesi petrol ve doğalgazlarının kontrolü, dünya ticaretinde kullanılan deniz yollarının kavşak noktası, Süveyş Kanalı ve Güneydoğu Asya’nın ekonomik potansiyelinde kilit öneme sahip, başta Türkiye olmak üzere, Doğu Akdeniz’e sınırdaş ülkelerde, iki yüz yıldır uygulanan senaryoların benzerlerini daha çok yaşayacağımız, gayet açıktır.
Bu senaryolardan zarar görmemek için, Anayasamızın başlangıç kısmında yer alan, “ Yurtta sulh, Cihanda sulh” arzu ve inancı içinde, içeride ve dışarıda, huzurlu bir yaşama sahip olmak için, başka ülkelerin topraklarındaki bedava peynirlerin cazibesine kapılmayacak bir siyasetin takip edilmesi, ülkemizin istikbali, halkımız ve komşularımızın huzur ve refahı için çok önemlidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.