Cihan İpek

Cihan İpek

Toplum Sosyolojisi ve İdari Özerklik

Toplum Sosyolojisi ve İdari Özerklik

Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı ya da Mahalli İdareler Avrupa Antlaşması, Avrupa Konseyi tarafından imzaya açılan, yerel yönetimlerin merkezi otoriteden özerkliğini garanti eden bir antlaşmadır.

Şart, 15 Ekim 1985 tarihinde imzaya açılmış ve 1 Eylül 1988 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Türkiye, Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı 21 Kasım 1988 tarihinde imzalamıştır. Şartın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair 8 Mayıs 1991 tarih ve 3723 sayılı Kanun, 21 Mayıs 1991 tarih ve 20877 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Şart’ın onaylanmasına ilişkin 6 Ağustos 1992 tarih ve 92/3398 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Şart’ın resmi Türkçe çevirisi, 3 Ekim 1992 tarih ve 21364 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Onay belgeleri 9 Aralık 1992 tarihinde tevdi edilmiş ve Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, Türkiye bakımından 1 Nisan 1993 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Şart’ın 12. maddesi, Şart’a taraf olmak isteyen devletlere, Şart hükümleri arasından seçim yapma olanağı vermektedir. Aynı madde, seçim olanağının kısıtlamalarını da düzenlemektedir. Türkiye, 12. maddeye uygun olarak, Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın 2. ve 5. maddelerini, 3., 7. ve 8. maddelerinin 1. ve 2. fıkralarını, 4. maddenin 1 ilâ 5. fıkralarını, 6. maddenin 2. fıkrasını, 9. maddenin 1., 2., 3., 5. ve 8. fıkralarını ve 10. maddenin 1. fıkrasını onaylamıştır.

Almanya'da Frankfurt Goethe Üniversitesinde 1995-1997 yılları arasında, Kamu Hukuku alanında yapmış olduğum Yüksek Lisans/Master öğrenimimle ilgili tezimin konusu, iki hukuk sistemi içinde karşılaştırmalı olarak "Türk-Alman mahalli idarelerinde, merkezi yönetime bağlı, yerel idari birimlerin, özerk bir şekilde, kendi kendilerini yönetmesi" konusuyla ilgiliydi.

Alman Anayasasının 28. maddesine göre, mahalli idareler (komünal idari birimler) özerk idari yapılar olup, temel hak ve özgürlüklere yakın bir hak ve özgürlükle "kendi kendilerini yönetme" hakkına sahipler. Bu bağlamda, hastane, spor tesisi, tiyatro, kültür ve eğitim kurumları açma, ulaşım, sanayi alanları ve şehir planlaması ve sair gibi bir çok alanda yerel yönetimler, idarî ve mali olarak tam özerktir.

PKK lideri Abdullah Öcalan'ın kamuoyuyla paylaşılan, “Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır.” şeklindeki örgütüne yönelik silah bırakma ve fesih çağrısının dünyadaki yankıları sürerken, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli de, "İmralı'da kaleme alınan açıklama baştan sona değerli ve önemlidir." diye yorum yaptı.

Silah ve şiddetin ülke ve siyasetin gündeminden çıkarılması için bu çağrı ve değerlendirme yorumuna katılmamak mümkün değil.

Ancak silahsızlanma ve örgütün feshi çağrısında sadece federasyon ya da özerkliğin değil, "idari özerklik" durumunun da demokratikleşme için bir çözüm şekli olarak dışlanması, çok şaşırtıcı, dikkat çekici ve idare hukuku uzmanları tarafından pek de anlaşılmayan bir durumdur.

Zira gerek Almanya gibi federe devletlerde olsun, gerekse Türkiye Cumhuriyeti gibi üniter ve merkezi devletlerde olsun, başkentlerdeki federal veya merkezi yönetim için yerel yönetimlerde idari özerklik, sadece yerel birimlerin lehine bir durum değil, merkezi yönetimin de yükünü hafifletmekte olan çok yararlı ve demokratik rejimlere uygun en ılımlı bir idari yönetim şekli ve çözüm yoludur.

Anılan çağrıda, "böylesi bir açıklamaya neden gerek görülmüş" sorusuna dair de, Anayasa hukukçularının üzerinde kafa yorması gereken bir durumdur.

Cihan İpek

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cihan İpek Arşivi
SON YAZILAR