Şilili Filistinliler
Latin Amerika Ülkelerindeki Filistinlilerin varlığını anlayabilmek için oralara yapılan üç önemli göç dalgasını iyi bilmek lazım. Özellikle Arap coğrafyası dışında en çok Filistin göçünün yaşandığı yer Latin Amerika’nın Şili ülkesi olması oldukça ilginç bir durum.
Yaklaşık olarak 500bin Filistinlinin Yaşadığı Şili’ deki varlıkları çok eskiye uzanmaktadır.
Peki nasıl oldu da bu kadar Filistinli 13bin kilometre uzaktaki bu Latin Amerika ülkesinde yaşamaya karar verdi?
Filistin halkının Şili’ye göçü 19.yüzyılın sonlarına kadar uzanıyor. Bu dönemde Doğu Akdeniz ile Ürdün arasında kalan Arap coğrafyası Osmanlı’nın elindeydi. Milliyetçilik hareketlerinin yoğunlaştığı ve Osmanlı’nın gerilediği bu dönemde ilk göçler yaşandı. Özellikle Kırım Savaşı sonrasında askere çocuklarını göndermek istemeyen Filistinli Hıristiyanlar o denem sanayi alanında hamleler yapmakta olan ve ciddi anlamda işçi ihtiyacı olan Amerika kıtasına yönelmeyi kendilerine daha uygun görmüşlerdi.
Avrupa üzerinden Arjantin’e ulaşan Filistinliler, Arjantin’in başkenti yerine And Dağlarını aşarak Şili’ye gitmeyi tercih ettiler.
Lorenza Agor Carbinasla’nın “ Arap ve Latin Amerika” kitabında ifade edildiği gibi 1885 ve 1940 yılları arasında Şili'deki Filistinlilerin sayısı 8000 ile 10000 arasındaydı. Bu ilk göç dalgasından sonra 1948 de İsrail devletinin kurulmasıile büyük göç dalgası yaşandı. Bu süreçte yaklaşık 750 bin Filistinli başka ülkelere göç etti.
Ekonomisini güçlendirmek isteyen Şilili seçkinlerin teşviki Filistinlilerde karşılık bulmuştu. Başlangıçta sokak satıcılığı yapan Filistinliler ilerleyen zamanlarda küçük işletmeler kurduktan sonra 1930’lu yıllara gelindiğinde ülkede tekstil sektörünün gelişmesine doğrudan katkı sundular.Ülkenin hatırı sayılır güçlerinden olan Abumahar ailesi finans sektöründe günümüzde önemli bir konumdalar.Yine diğer önemli bir yatırımcı aile sahip olduğu Casa Saieh şirketi ülkenin önemli ekonomik güçlerinden birisidir. Alvara Saieh, günümüzde finans alanında perakende satışta ve La Tarcera gazetesinin sahibive medya kuruluşlarında yatırımları bulunan Corp Group’un yönetim kurulunun başında bulunmaktadır.
Ülke ekonomisinde önemli bir konuma yerleşen Hirmas, Siad, Yarur ve Sumar gibi Filistin kökenli isimler tekstil alanında başı çekmektedirler.
1980 ve 90’lı yıllarda hemen hemen her alanda varlıklarını gösteren Filisinliler sivil toplum kuruluşları ve futbol alanlarında da oldukça etkili olmuşlardır. Günümüzde Ülkenin 1.liğinde olan El Club Palestino takımı 1920 yılında kuruldu. Başkent Sandiago’nun en bildik mahallerin biri olan Patronata Adeta bir Filistin gibi.
Ekonomiden siyasete, kültürden diğer alanlara kadar Şili de etkileri artan Filistinlilerin ükedeki hikayelerinin bu kadar rahat oluştuğu söylenemez. Günümüzde etkisi azalan ama bir dönem ciddi düzeylerde ırkçılığa maruz kalmışlardır. Ne yazıkki dünyanın büyük bölümünde olduğu gibi Latin Amerikada da oryantalist paradigma hakim oldu ve Türkofobi olarak bilinen olgu olarak ortaya çıktı( Şili de bir kesimin Filistinlilere Barbar Türk demeleri ve onları bununla aşağılamaları, ilk ciddi göçün Osmanlı döneminde olmuş olmasına ve onları Türk olarak görmelerine bağlanmaktadır. Günümüzde bazı aşırı sağcı kesimler dışında bu algı büyük oranda azalmıştır)
Günümüz Şili toptaklarında sayıları 500 bini aşan Filistinlilerin en büyük varlıkları kurdukları Palestino takımına dayandığını söyleyebiliriz. Filistin bayrağındaki beyaz, siyah, yeşil ve kırmızıyı taşıyan Palestino takımı, Şili 1.liğinde şampiyonluk dahil çok ciddi sportif başarılara imza atmışlardır. Palestino bir takımın ötesinde Filistin halkının kıtaları aşan, sembolleşen bir gücü ve sesi olduğunu belirtmek yerinde olur. Takım zaman zaman Filistin topraklarını ziyaret ederek aradaki bağı perçinleştirmektedir.
Filistin halkı on yıllardır topraklarından , gördükleri hukuk dışı uygulamalar yüzünden göç etmek zorunda bırakılmışlardır. Günümüzde ve özellikle son dönemlerde bu Ortadoğu halkına yönelik İsrail ‘in yaptığı “ Devlet Terörü” ne karşı gelişmiş ülkelerin seyirci kalması ve hatta kimilerinin de İsrail’i desteklemesi iki yüzlü, ahlak dışı bir tutumdur. Dünyanın neresinde olursa olsun hiçbir halk topraklarından sürülmemelidir. Her halkın kendi topraklarında insanca yaşam sürdürmesi uluslarası sözleşmelerde ve insanlık nezdinde önemli bir yer tutmaktadır. Ezilen tüm halklar amasız fakatsız bir sekilde kendi topraklarında özgürce yaşayabilmelidir.
Yazıyı Şivan Perwer’in şu anlamlı sözüyle bitirmek istiyorum:
“Birçî bûna welatême ji têr bûna welatê xelkê çêtire”
(Kendi ülkemizdeki açlık yabacı ülkelerdeki tokluktan iyidir.)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.