Selim Kaplan

Selim Kaplan

Türkler Kürdü dövdürtmedi

Türkler Kürdü dövdürtmedi

Bir Türk, bir Kürt ve bir Ermeni, birlikte bir Türk'ün bahçesine, erik çalmaya girerler. Bahçe sahibi, üç arkadaşı suçüstü yakalar ve önce Ermeni’nin yakasına yapışır “Hadi bu Türk’le Kürt Müslüman, Sen benim dinimden de değilsin, ne hakla benim eriğimi çalarsın” deyip, Türk ve Kürdü din kardeşliği faslında kenara ayırıp, Ermeni’yi bir güzel haşlayıp bahçenin dışına atmış.
Sonra Kürde yönelmiş, “hadi bu Türk, Sen Türk bile değilsin, ne hakla benim eriğimi çalarsın” deyip, O’nu da bir güzel haşlayıp bahçenin dışına atmış.
Kenarda bekleyen Türk’e yönelip, “Hiç utanmıyor musun, bir Kürt ve Ermeni ile birlik olup, bahçeme erik çalmaya girersin” deyip, O’nu da bir güzel haşlayıp bahçenin dışına atmış.
Dayak faslından sonra, Kürt acıyla arkadaşlarına sormuş ““bu adam üçümüzü birden nasıl dövdü?”
Türk demiş ki “Ermeni’yi dövdürtmeyecektik!”
İlk defa, Sayın Sırrı Süreyya Önder’den duyduğum, darbülmesel (atasözü) niteliğindeki bu hikâyede yer alan, azınlığın çoğunluğu bölerek dövmesi siyaseti, teşbihte hata olmaz deyip, Van’da, Türkün Kürdü, dövdürtmemesi ile gerçekleşmemiştir.
Şöyle ki:
Yerel seçimler sonucunda, DEM parti’nin adayları Van’ın Büyük Şehir ve 14 ilçesinin tamamında seçimi önde tamamladılar. Bu sonucu önceden tahmin etmiş olan ve kendini memleketin sahibi gören, İktidar partisinin akıllıları, uyduruk bir mahkeme kararı ile Van Büyükşehir Belediye Başkanlığını, Ak Parti’nin adayına pazarlamaya çalıştılar.
Sonrasında ne oldu?
Cumhur İttifakı hariç bütün siyasi partiler, Ak Parti’nin kurucu kadrolarında yer alan bir kısım siyasetçiler, İstanbul’dan Van’a kadar, başta barolar olmak üzere sivil toplum kuruluşları, uluslar arası kamuoyu, Van halkı ve Van’da Ak Parti’ye oy vermiş bir kısım seçmenler, halkın sesi olup, bu pazarlamaya anında karşı çıktılar.
Tepkiler sonrasında, Yüksek Seçim Kurulu, aldığı doğru karar ile Van Büyükşehir Belediye Başkanlığını, seçimde en çok oyu alan, DEM Partisi adayına teslim etti.
Halkın sesi, hakkın sesi olup adalet yerini buldu.
Türkler Kürdü dövdürtmedi ve böylece emsali olacak başka olayların önüne geçip, birlikte oluşturdukları Millet kazandı.
Geçmişte de eğer; TBMM’deki milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması oylamalarında muhalefet iktidarın değirmenine su taşımayıp, halkın sesi olmakta aynı kararlılığı göstermiş olsaydı, bu gün onca siyasetçi cezaevlerinde olmazdı.
Eğer; muhalefet Van’daki hukuksuzluğa gösterdiği dirayeti, daha önce de göstermiş olsaydı, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala, Türkiye Hukukunu da bağlayan Uluslar arası hukukun “suçsuzdurlar ve serbest bırakılmaları gerekir” kararlarına rağmen, içerde olmazlardı.
Eğer; Selahattin Demirtaş serbest olup, 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmış olsaydı, Kemal Kılıçdaroğlu Zafer Partisi ile ittifaka mecbur kalmaz, 2014 seçimlerinde olduğu gibi, %10’a yakın oy alacak olan Selahattin Demirtaş ile ittifak kurar ve %50’den fazla oy alarak, Cumhurbaşkanı olurdu.
Yanlışın neresinden dönülürse kardır.
2013-2015 arasında yaşadığımız barış sürecinden, başta Kürtler olmak üzere, Türkiye’de yaşayan bütün vatandaşlar memnun ve artık kardeşkanının dökülmeyeceğinden ümitli idiler.
2015 Milletvekili genel seçimlerinde, iktidar partisi ilk defa oy ve milletvekili kaybedince, telaşa kapılıp barış sürecini bitirmiş ve kendisini desteklemeyenleri, teröristlikle yaftalayacak söylem ve politikaları uygulamaya geçmiştir.
2024 seçimleri göstermiştir ki partilinin, yandaşın, cemaatin memnun edilmesi ve kendisinden olmayanların teröristlikle yaftalanması artık seçim kazandırmıyor.
Devir, önce halk deyip, vatandaşın karnını doyurma, güvenliğini sağlama, adaleti egemen kılma, dost ve kardeşçe yaşama devridir.
Kürtler Türkleri, 1071’de Malazgirt’te Bizans’a, 1514’te Çaldıranda Safevilere, 1920’li yıllardaki Kurtuluş savaşında yedi düvele dövdürtmedi.
Temennim, yıllardır siyasi çıkarlarla sakata uğramış olan, Türk ve Kürt ittifakının, başka menfaatlere kurban edilmeden, hakkaniyet, eşitlik ve kardeşlik hukuku çerçevesinde sağlıklı bir zemine oturtulması ve dünya durdukça, var olmaya devam etmesidir.
Ramazan Bayramı’nın, başta İslam Âlemi olmak üzere, tüm insanlığa, özellikle Filistin’e barış ve huzur getirmesine vesile olması temennisi ile bayramınız kutlu olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selim Kaplan Arşivi
SON YAZILAR