Bêjdar Ro Amed

Bêjdar Ro Amed

ÇOBANA SORMUŞLAR

ÇOBANA SORMUŞLAR

Hayatla ilgili konulara girdiğimizde, zorlanır ve birçok yorumda bulunuruz. Hayat, bir yorum değildir. Hayatı yaşarken, yaşadıklarımızı ifade edebilmek için paylaşımlara ihtiyaç duyabiliriz. İhtiyaç önümüze gelmiş ise, bu ihtiyacı gidermek için bu paylaşımları derinleştirebilir, anlatım bütünlüğünü oluşturabiliriz. Böyle olduğunda, hayat daha görünür olur ve yaşanmaya değer bir hal alır. İhtiyaç olmadığı halde, hayatla ilgili yorumlarda bulunmak, hayat kalitemizle düşürür. Bunun birçok nedeni vardır. Yaşadığımız ortamlarda, bunları görebilmek mümkündür.

Çoban ve İlginç Yanıtı

Çobana sormuşlar ‘hayatta yapmak istemediğin tek şey nedir’ diye. O da, ‘düşünen koyunları gütmek’ demiş.

Düşünen koyunları idare edebilmek zordur. Bunu, düşünen insanla biliyoruz. İnsan, düşündüğünden dolayı, yaşam karmaşık ve içinden çıkılamaz bir haldedir. Bu hale nasıl geldi, elbette irdelenmesi gereken bir konudur.

Düşünmek ile Farkındalık

Düşünmek denildiğinde, bunun iyi bir şey olduğunu sanırız. İnsanız ve düşünüyoruz deriz. Düşünmeyen insana ot gibi bakarız. Düşünmenin çok büyük bir edim, anlam ve yaşam gerçeği olduğunu sanırız. Bunu böyle bildiğimizden, düşünmeyi her şeyin odağına koyar ve bununla övünürüz. Hatta bu yönlü çalışmalar, toplantılar, çalıştaylar yapar, yazılar yazar, bunları kitaplara dönüştürür ve hatta nutuklar atarız. Bu olguyu netleştirmek için irdelemeye devam edelim. Düşünmek nedir? İnsan bilmediği ve deneyimlemediği bir şeyi düşünebilir mi? Düşünemeyeceği açıktır. O zaman düşünce, yaşamış olduğumuz deneyimlerin sonucunda ortaya çıkan bilgidir. Bu da geçmişi ifade eder. Düşünce budur. Düşünüyorum derken, geçmişte deneyimlemiş olduğumuz bilgilerle konuşur ve bunu ifade ederiz. Yani yaşam ve ilişkilere geçmişin deneyimleriyle bakarız. Yaşadığımız an, yaşamlar ve paylaşımlar canlıdır. O an’ın yaşamsal bütünlüğünü ifade ederler. Canlı olan bu anlara, geçmişin deneyimleri ile yani düşünce gücüyle baktığımızda, anlama yetimizi yitiririz. Yani olanı olduğu gibi göremeyiz. Dünya insanına ve ilişkilerine hakim olan budur. Bu da yaşanan an’dan kopmak ve uzaklaşmaktır. Bunun sıkıntılı bir alan olduğunu görebiliyoruz. Hayata, bu sıkıntılı yönlerle baktığımız için, hayatı doğayı, insanları ve kendimizi anlamak mümkün olmamaktadır. Peki, bunun dışında bir seçenek yok mudur? Tabii ki vardır. Bu seçeneğe farkındalık diyebiliriz. Farkındalık, bir üst seviye olan bilinç halidir yani fark etme halidir. Olanı olduğu gibi görme ciddiyetidir. Fark etme anında yüksek bir enerji doğar ve geçmişin deneyimlerini araya koymadan olanı olduğu gibi görmeye başlarız. Bütün problemlerin en anlamlı çözümü de bununla gelir.

Çoban hikayesine geri dönersek, düşünen koyunları gütmenin nasıl bir zorluk olduğu, bu paylaşımlarla görülebilir. Bu hikayenin, insana yapmış olduğu gönderme ile bir farkındalık alanı açmaktadır. İnsanın tabii ki güdülme gibi bir ihtiyacı yoktur. Mesele hayata yaşanan deneyimlerle bakma problemidir. Bundan kurtulan insan, gerçeği gören, tanıyan, bilen ve onu anlamsal yaşama dönüştüren insandır. Düşünerek hayata bakmaktan çok, fark ederek ve farkındalık yönümüzü geliştirerek ilerlemek gerekir. Gerçek düşünmek budur. Gerçek düşünmenin fark etmek ve bu eksenli dönüşümle mümkün olduğu da açıktır.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bêjdar Ro Amed Arşivi
SON YAZILAR