MİLLİ FİRMALARA BOYKOT: EKONOMİK SABOTAJ
Yahya ÖGER
Türkiye'nin gündemini meşgul eden boykot çağrıları, ülkenin ekonomik ve sosyal dokusuna ciddi zararlar verme potansiyeli taşıyor. Bir yanda "tüketimi durduruyoruz" diyerek milli firmaları hedef alanlar, diğer yanda daha önce benzer eylemleri "terör" olarak nitelendirenler... Bu ikiyüzlü tutum, toplumsal barışı tehdit ederken, ekonomimizi de derinden yaralıyor. Peki bu kısır döngüden nasıl çıkılabilir?
Çifte Standartların Yarattığı Çıkmaz
Geçmişte Doğu ve Güneydoğu'da esnafa kepenk kapattıran örgütleri eleştirenlerin, bugün benzer yöntemlere başvurması ciddi bir tutarsızlık örneği. İki durumda da:
- Küçük esnaf mağdur oluyor
- İstihdam zinciri kırılıyor
- Ekonomik hareketlilik sekteye uğruyor
Ancak ilginç olan, aynı kesimlerin farklı zamanlarda tam tersi söylemler geliştirmesi. Bu çelişki, siyasi mücadelenin ekonomiyi rehin almasına yol açıyor.
Ekonomik Domino Etkisi
Boykotların yıkıcı etkileri zincirleme olarak yayılıyor:
a) İstihdam Krizi
- Zincir mağazalarda %40'a varan ciro kayıpları
- İşten çıkarmalarla birlikte yükselen işsizlik
- 2023 verilerine göre her 100 boykot günü 50.000 kişinin işsiz kalma riski
b) Yatırımların Durması
- Yerli sermayenin "güvenli bölge" arayışı
- Yabancı yatırımcıların Türkiye'yi riskli görmesi
- Örneğin: X firmasının 500 milyon dolarlık fabrika yatırımını ertelemesi
c) Marka İtibarının Zedelenmesi
- Uluslararası arenada "güvenilmez tedarikçi" algısı
- İhracatta %15-20 düşüş potansiyeli
- Özellikle otomotiv ve tekstil sektörlerinde ciddi kayıplar
Sosyal Bölünmenin Derinleşmesi
Ekonomik boykotlar toplumsal kutuplaşmayı besliyor:
- "Vatandaşın tercih özgürlüğünün" kısıtlanması
- Siyasi kimlikler üzerinden tüketim alışkanlıklarının belirlenmesi
- Geçim derdi olan esnafın arada kalması
Devletin Vergi Kaybı
- KDV ve kurumlar vergisinde aylık 2-3 milyar TL kayıp
- Altyapı yatırımlarının sekteye uğraması
- Sosyal yardımların azalma riski
Çözüm Önerileri
Bu kısır döngüyü kırmak için:
1.Tutarlılık İlkesi: Dün eleştirdiğiniz yöntemi bugün uygulamayın
2. Şiddetsiz İletişim: Ekonomiyi değil, diyaloğu merkeze alın
3. Hukuki Çerçeve: Boykot çağrılarının hukuki sorumluluğu olmalı
4. Sosyal Koruma: Esnaf ve çalışanlar için güvence mekanizmaları
Sonuç: Ekonomi Rehin Alınamaz
Türkiye'nin en acil ihtiyacı, siyasi çatışmaları ekonomik alana taşımaktan vazgeçmektir. Unutulmamalıdır ki:
- Her boykot çağrısı, bir ailenin ekmeğiyle oynar
- Her kepenk kapanışı, yeni işsizler yaratır
- Her siyasi kutuplaşma, ülkenin geleceğinden çalar
Gerçek çözüm, ekonomiyi rehin almakta değil, demokratik diyalog kanallarını açmakta yatıyor. Aksi takdirde, bu kısır döngü hepimizi daha derin bir krize sürükleyecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.