Yahya ÖGER

Yahya ÖGER

ADALETİN SESSİZ ÇIĞLIĞI VE TOPLUMSAL YOZLAŞMA

ADALETİN SESSİZ ÇIĞLIĞI VE TOPLUMSAL YOZLAŞMA

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (SAV), “Kızım Fatıma da olsa, cezası neyse verilmelidir.” sözü, yüzyıllardır adaletin tarafsızlığını simgeleyen bir manifesto niteliğinde. Bu söz, hukukun üstünlüğüne ve insan onuruna duyulan saygının evrensel bir ifadesidir. Ancak bugün Türkiye’de bu söz, ne yazık ki bir ‘ideal’ ile ‘gerçeklik’ arasındaki uçurumu gözler önüne seriyor. Suçluların cezasız kaldığı, güçlünün korunduğu, yoksulun ise hücreye mahkûm edildiği bir sistemde, Fatıma’nın adaleti nerede? Bu yazı, cezasızlık kültürünün toplumu nasıl kemirdiğini ve çözüm yollarını masaya yatırıyor.

Hz. Muhammed’in Mirası: İslam’ın ilk yıllarında, Kureyş kabilesinden soylu bir kadının hırsızlık yapması üzerine Peygamber’in (SAV) cezada ısrar etmesi, “kanun önünde eşitlik” ilkesinin somutlaşmış hâlidir. “Fatıma” vurgusu, adaletin en yakınları bile kayırmadan işlemesi gerektiğini hatırlatıyor.

Türkiye’ninÇıkmazı: “Fatıma”Adalet Bulabiliyor mu?

Güçlünün DokunulmazlığıAlgısı ciddi bir toplumsal kırılmaya yol açıyor. Peki, toplumda bu güçlüler kimler mi?Banka hesaplarına el konulan eski bir bakanın, 2000’li yıllarda yurtdışına kaçışı ve uluslararası ortaklıklarla korunması. İhalelere fesat karıştıran şirketlerin kamu kaynaklarıyla ödüllendirilmesi. Yolsuzluk soruşturmalarında ismi geçen bazı isimlerin zamanaşımı veya dosya gizleme yoluyla kurtulması. Trafik cezası ödemeyen üst düzey bürokratların “kayırıldığı” algısı. Vesaire, vesaire

Toplumsal Yozlaşma: Cezasızlığın Zincirleme Etkileri

Güven Kaybı ve Linç KültürüAdalete inancını yitiren bireylerin, suçluyu kendi yöntemleriyle cezalandırmaya kalkışması (örneğin, hırsızın linç edilmesi). Veri: Türkiye’de 2022’de linç girişimlerinin %34 artış göstermesi korkutucudur.

Ahlaki Çöküş ve “Neme Lazım”cılıkDürüst vatandaşın, “Kurallara uyan aptal durumuna düşüyor.” hissiyatı. Gençler arasında yaygınlaşan “Devlet sana hile yapıyorsa, sen de yap.” Anlayışı, gelecek günler için umut verici değildir.

Ekonomik ÇürümeYolsuzluğun GSYİH’ye maliyeti: Yıllık 50-60 milyar dolar (TESAV verileri). Dürüst şirketlerin iflası, kayıt dışı ekonominin büyümesi günü kurtarmaktan dolayı ülkenin ekonomik çıkmaza sürüklemesi sadece iktidarı değil muhalefeti de yıpratacaktır.

Uluslararası Arenada Türkiye’nin İmajı

İnsan Hakları KarnesiAvrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) 2023’te 312 ihlal kararı (Türkiye, en çok mahkûm olan 2. ülke)TransparencyInternational’ın 2023 Yolsuzluk Algı Endeksi’nde 180 ülke arasında 115. sırada yer alması. Bölgede en güvenli liman olarak bilinmesine, Avrupa’nın Türkiye’yi mülteciler için “güvenli” saymasına rağmen, Türk vatandaşlarının AİHM’e başvurma oranındaki artış tam bir ironidir.

Çözüm: Fatıma’ya Adalet, Topluma Huzur

1. Yargı Bağımsızlığı HSK’nın tarafsız uzmanlardan oluşması, hâkim atamalarında liyakatin esas alınması.

2. Şeffaf Hesap VerebilirlikTüm kamu görevlilerinin mal varlıklarının dijital platformlarda açıklandığı bir sistem. Yolsuzluk davalarının canlı yayınlanması.

3. Toplumsal Bilinç ve Sivil Direnç STK’ların yargı süreçlerini izlemesi, adaletsizlikleri raporlaması. Müfredata “etik hukuk” derslerinin eklenmesi. Çocuklara “Fatıma” örneği üzerinden adalet bilincinin aşılanması.

Sonuç: Fatıma’yı Kurtarmak mı, Yoksa Suçlu Olan Fatıma’ya Adaletli ve Hakkaniyetli Bir Ceza Vermek mi?

Türkiye’de adalet, “kimin Fatıma olduğuna” göre şekillenmemelidir. Gerçek kurtuluş, hukukun herkes için işlediği bir sistemde saklıdır. Unutmayalım: Adaletsiz bir ülkede özgürlük, zenginlik ve güven yoktur.

Siyasetin doğası gereği, kamuoyunda tartışmalı konularla karşılaşılması kaçınılmazdır. Ancak adalet, siyasi polemiklerin veya kişisel çıkarların ötesinde, somut delillere ve hukuki süreçlere dayanmalıdır. Bir kişinin suçlanması veya yargılanması, ancak bağımsız mahkemelerin titiz bir soruşturma sonucunda ulaştığı hukuki kararlarla mümkün olabilir.

Bu bağlamda, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da dâhil olmak üzere, herhangi bir siyasi figür hakkında yapılan iddiaların, hukukun öngördüğü usullere uygun şekilde araştırılması ve sonuçlandırılması gerekir. Yargı sürecinin tarafsızlığı, şeffaflığı ve bağımsızlığı, toplumun adalete olan inancını korumak için hayati önem taşır.

Adalet, bir toplumun vicdanıdır. Bu vicdan, kimsenin makamına, statüsüne veya siyasi aidiyetine bakmaksızın, hakikatin peşinden gitmelidir. Yolsuzluk veya hırsızlık gibi suçlar, toplumun ortak değerlerine yönelik bir saldırıdır ve faillerinin hesap vermesi, yalnızca hukukun değil, toplumsal ahlakın da gereğidir.

Bu sözü bir temsiliyet meselesi olmaktan çıkarmalıyız. Çünkü Fatıma, sadece Peygamber’in kızı değil; sokakta, okulda, işte hakkı yenilen her birimiziz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yahya ÖGER Arşivi
SON YAZILAR