Yahya ÖGER

Yahya ÖGER

İNŞAATTA RÖVAŞATA, TABUT BİNALAR

İNŞAATTA RÖVAŞATA, TABUT BİNALAR

Türkiye'de inşaat sektörü, son yıllarda hızlı bir büyüme göstermiştir. Türk inşaat firmaları, uluslararası pazarda, rekabetçi bir konumda bulunarak birçok farklı coğrafyada projeler gerçekleştirmekte ve hizmet sunmaktadırlar. Ortadoğu Ülkeleri, Amerika Kıtası, Asya ve Avrupa ülkelerinde altyapı, konut, petrol ve doğalgaz tesisleri inşa ederken özellikle Dubai ve Abu Dabi'de pek çok inşaat projesi ile göğsümüzü kabartıyorlar.

Yurt içinde de gelişen inşaat sektöründe birçok proje ile övünç duymamak elde değildir. Ancak bu büyüme, beraberinde denetimsizlik gibi ciddi bir sorunu da getirmiştir.

Türkiye'deki inşaat sektörü ve denetimsizlik hakkında bazı önemli noktalara değinelim mi?

Türkiye'de inşaat projeleri genellikle hızlı bir şekilde başlatılmakta ve tamamlanmaktadır. Ancak, inşaat sürecinin denetimi için gereken mekanizmaların yetersizliği, kalitesiz inşaat malzemelerinin kullanılmasına ve güvenlik standartlarının ihlal edilmesine yol açmaktadır.

İnşaat izinleri ve ruhsat işlemlerinde rüşvet olayı sıkça yaşanmaktadır. Bu durum, bazı firmaların denetimlerden muaf kalmasına veya yetersiz denetim yapılmasına sebep olmaktadır.

İnşaat sektöründeki denetimle ilgili yasaların uygulanmasında sorunlar yaşanmakta, yerel yönetimlerin yeterli yetkiye sahip olmaması, denetim süreçlerini olumsuz etkilemektedir.

İnşaat sektörü, ekonomik dalgalanmalardan etkilenmektedir. Özellikle döviz kurlarındaki dalgalanmalar, inşaat maliyetlerini artırmakta ve proje finansmanında zorluklara yol açmaktadır. Bu durum, kimi müteahhitleri kalitesiz malzeme kullanmaya teşvik etmektir.

Halkın denetim mekanizmaları hakkında yeterli bilince sahip olmaması, hakkını arama noktasında zayıf kalması, denetimsizlikte rol oynamaktadır.

Asrın felaketinde görüldü ki, Türkiye’nin birçok şehrinde insanlarımız emek ve alın terini konuta değil tabuta yatırım yapmış. Milyonlarca para verilip barınma, sığınma ve güvenlik için alınan evlerin, kumdan yapılmış, şatafatlı birer ölüm tuzağı olduğu ortaya çıktı.

Türkiye'nin kaderidir, her faciadan sonra, ayak oyunları ve karşılıklı suçlamalar alır başını gider. Nitekim asrın felaketi depremde de öyle oldu. Hep suçlu başkası,hep kader kurbanı bir toplum algısı oluşturulmaya çalışılıyor, Oysa İzmit Körfez Geçişi Köprüsü'nde halatın kopması ardından, çalışmalarda görev alan Japon mühendis Ryoichi Kishi, mezarlıkta intihar etmişti ne kadar ilkeli bir duruş değil miydi?

Kimseden intihar etmesi beklentimiz yok ancak yaptığı inşaatın altında, insanların can verdiği veya mal kayıplarının yaşandığı, müteahhitlerin utanmadan kısa bir süre sonra başka inşaatta başlamasına da müsaade edilmemelidir.

İşin doğrusu, depremi çabuk unuttuğumuz gibi bu ölüm tuzağı faillerini de çabuk unuttuk, unuturuz.

Sahi, asrın felaketinde ne olmuştu? 11 ilimiz, 124 ilçemiz, 6 bin 929 köy ve mahallemiz ağır yıkıma uğradı.53 bin 537 canımızı yitirdik,(resmi rakam) 115.353 kişi yaralanmıştı, Binlerce bina hasar görmüş, çok sayıda bina tamamen yıkılmıştı. Deprem sonrası yapılan hasar tespitleri sonucunda, Türkiye genelinde on binlerce binanın ağır ve orta hasarlı olduğu tespit edilmişti. Hâlâ yıkımlar devam ediyor, bazı mahalleler haritadan silindi.

Bunu hatıranızda dipdiri tutun! Elbette depremin şiddeti yüksekti ama ölümlere sebebiyet veren, depremler değil ,ihmaller zinciridir.

2025 yılında ,toplum olarak ,büyük bir felaket ile karşı karşıya kaldık. İnsanların aileleri ile tatil yapıp mutlu olacakları, kısa bir zaman diliminde vakit geçirecekleri Kartalkaya maalesef ölüm oldu.78 canımız aramızdan ayrıldı, bunu kadere bağlayıp bir kenara atmak ya da yerel ile merkezi hükûmet arasında siyasi bir polemiğe dönüştürmek ölen insanlarımızı geri getirmez,ailelerin acısını dindirmez. Kürtçede bir laf var "Bevê te siwaran wî kuşt an peyan? Pîştî ku kuştun, çi siwar û çi peya." (Babanı yayalar mı öldürdü, atlılar mı? Öldürüldükten sonra ha yaya öldürmüş ha atlılar öldürmüş").

O tatil beldesinde, ölen insanların hesabını kim verecek? Maliyetten kaçarak,alınmayan güvenlik ve yangın tedbirlerini almış gibi yapan işletme sahibi mi? Buna izin veren belediye mi ? İşletmeye hizmet izni verip, bol yıldızlarla insanları oraya gitmeyi teşvik eden bakanlık mı? İnşaatın yapı denetçi mimar ve mühendisleri mi? Ben söylemek istemem ama inanın en zayıf halka kimse,en ağır fatura da ona çıkacaktır.

Bir de her zaman olduğu gibi Cumhurbaşkanımıza fatura çıkarmak için pusuda bekleyen binlerce muhalif,faturayı sayın Erdoğan'a çıkaracaktır.

Sayın Erdoğan ne yapsın mesela eline çubuğu alıp her inşaatın başında mı beklesin,her dökülen asfaltın kaç santim döküldüğünü mü kontrol etsin,insafınız kurusun.

Sözün bittiği yerdeyiz, umarım bu ahbap çavuş ilişkisi içinde devam eden sektörel büyümede, ihmaller zinciri,daha çok can kaybına yol açmaz.

Yönetimin her kademesinde, yerelde de bizdendir diye hırsıza, arsıza, yolsuza kol kanat geren dönemlerin bitişine inanmak istiyoruz.

Özelikle birçok şehrimizde, kentsel dönüşüm çalışmalarının ranta kurban edilmemesi gerektiği konusunda sayın Cumhurbaşkanımızın hassasiyetini bilen biriyim.Bu hassasiyetin,devletin bütün kademelerine sirayet etme temenni etmekten başka şimdilik elinizden birşey gelmiyor.

Her şeyi kadere bağlayan, karıştırdıkları haltların faturasını başkasına ödetme telaşındadır.

Not: Orada insanlar ölürken, aynı gün içinde, kaymaktan vazgeçmeyen,insani duyarlılığını yitirmişler için de bir çift lafımız var, ama içimizde kalsın.

Ölenlere rahmet, ailelere sabır diliyorum

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yahya ÖGER Arşivi
SON YAZILAR