Yahya ÖGER

Yahya ÖGER

AKIBET HAYR OLSUN

AKIBET HAYR OLSUN

Aslan; eşek ve tilkiyi inine davet eder. Belli bir süre sonra acıkınca eşeğe dönerek

-"İnimi nasıl biliyorsun nasıl görüyorsun?", der

Eşek hemen atlar:

-"Hiç size yakışmadı, her taraf kemik, her taraf leş, siz ki ormanlar kralısınız, böyle bir yerde oturmak sizin şanınıza gölge düşürür", der.

Bahane yerine gelir, aslan bir pençe ile eşeği öldürür, afiyetle mideye indirir. Aradan biraz zaman geçtikten sonra tilkiye dönerek:

-"Söyle bakayım inimi, yuvamı nasıl görüyorsun?", der. Tilki cevap verir:

-"Muazzam, harika bir yer, tam size layık ..Şu kemikler, büyüklüğünüzün şanındandır, şu leşler, kuvvetinizin nişanesidir. “der. Aslan der ki:

-"Ya şu murdar koku?" Tilki de şöyle der:

-"Üstünüze afiyet, herhangi bir koku alamıyorum ,nezle olmuşum.."

İltifatlar peş peşe sıralanırken, aslan:

-" Bu kadar güzel iltifat etmeyi kimden öğrendin?" deyince tilki hemen cevap verir:

-"Eşeğin akıbetinden!"

Gel gelelim meramımıza; Ortadoğu hâlâ bir mayın üzerinde. Dün milliyetçilik akımına kapılan Arapların Osmanlı’yı paramparça ettiğini okumayan, bilmeyen yok. Sömürgeci Batı toplumlarının himayesinde olan özellikle Orta Doğu bölgesi bir türlü kendini toparlayamadı.

Bu parçalanmışlık, modern çağın en büyük barbarlığına sağır dilsiz kaldı. Filistin meselesi öyle görünüyor ki belki de bir asır daha devam edecek; bu yara, bu acı, Ortadoğu halklarının yüz karası olarak tarihe geçecektir. Öte tarafta demokrasi vaadi ile yerle bir edilen Irak, Libya, Lübnan, Suriye'nin kısa vadede toparlanıyor olması imkânsızdır. Demokrasi, Ortadoğu ülkeleri için aldatmaca ve avuntudan ibarettir.

İslam Kardeşliği ve ümmet bilincinin içini boşaltanlar, Emevi hanedanlığının kültür kalıntılarını din diye pazarlayanlar, ümmetçilik kavramını, ‘Müspet Milliyetçiliğe’ dönüştürüp, hâkimiyetini sürdürme çabasında oldular. Özünden koparılan din ve öze dönüş çalışmaları, silahların gölgesinde kalırken, hazır lokmaya talip olan dindarlar, Ortadoğu'da sınıfta kaldılar; zulmü alkışlamaktan level atlatarak zülüm edenler pozisyonuna çıktılar.

Yarım asırlık despot rejimi deviren, halkın yönetilmesine talip olanların, şirin görünme adına yaptığı imaj çalışmalarının batı nezdinde çok fazla bir karşılığı yoktur. Giyilen grand tuvaletler, takılan papyon ve kravatlar bizim gözümüzü boyasa bile, Batının gözünde, yenilip yutulacak coğrafyanın renk değişimi anlamına gelmektedir. Yani sofralarına zenginliklerini, topraklarını servis eden uşağın, kıyafeti değişse de uşak, yine uşaktır.

Arap toplumu ile alakalı, dini literatürlerden kaynaklı bir hayranlığımız vardır. Bu hayranlık, yapılan büyük yanlışları maalesef örtme cihetine gidiyor. Öte yanda taassupçu, mezhepçi bir yaklaşımla Şia kültürünün el üstünde tutulması, dini lider olarak bilinenlerin her sözünün takdir edilmesi, dinin gelecek nesillerde zayıflamasına sebebiyet verecektir.

Tarihten ders alınmadı, kardeşlerin birbirlerini küçük bahanelerle katlettiği bu coğrafyada oluşacak her milliyetçi, kafatasçı, ulusçu, şoven yapı, bir başkasının ölümüne, bir başkasının esaretine, bir başkasının yurdundan sürgün edilmesine sebep olacaktır.

Ortadoğu ülkeleri arasında Kürtlerle en fazla samimiyet kurabilen, Türkiye’dir. Hak ve eşitlik noktasında el uzatan ülkelerden biridir. Suriye Bas rejiminin kimliksiz bıraktığı, Irak zalimi Saddam'ın gözünü kırpmadan kimyasallarla öldürdüğü, mezhepçi İran kültürünün yetiştirdiği eski örgüt liderlerinin “Suriye’de Kürtler yılanın başı, yılanın başını kesin Suriye’de her şey sona erecek‘ şeklinde çıkış sergilendiği bir ortamda ABD, İsrail ve batıdan Kürtlere karşı samimi bir tavır beklemek hastalıklı bir durumdur. Türkiye’de, kardeş olma ve kardeşçe yaşamak için çabalayanları görüyor olmak, şahsım adına umut vericidir. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli’nin son çıkışları kıymetlidir. Kimse kendi kendine ahkâm kesip, öküz altında buzağı aramasın, bu atılım tarihi bir fırsattır. Daha önce birinin oyununa gelip ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ diyenler tarihinin en büyük trenini kaçırdılar. Atılan adımlar uzatılan ele olumlu karşılık vermek kişisel ihtiraslardan daha öncelikli olmalıdır.

Güven zedeleyenlerin oluşturdukları ortama denk gelse de adım atamaktan vaz geçmemelidir, her ne pahasına olursa olsun görüşmeler devam etmelidir, görüşmelerin sekteye uğraması başta İran olmak üzere, Arap ülkelerini ve batıyı sevindirecektir. Hele Kürt nüfusunun yoğun olduğu ülkelerin muktedirlerini çok daha ziyadesiyle keyiflendirecektir.

Binlerce insanın bir hiç uğruna ölüme gönderildiği, kardeşin kardeşi acımasızca düşman olarak bellediği, devlet bütçesinden büyük meblağın terörle mücadeleye harcandığı bir ortamda, Türkiye’de kardeşlerin birbirine karşı düşmanca tavır sergilemesi kazanım değildir.

Ülke olarak demokrasinin tabana yayılması noktasında elimizdeki bütün doneleri kullanmak zorundayız, elbette ki nahoş sesler, fulü görüntüler ortaya çıkacaktır ancak, bu atmosferde bize düşen; birlik, bütünlük, erdemlilik noktasında birbirimize tahammül sınırlarımızı geniş tutarak, aynı toprak parçası üzerinde yaşamayı sürdürmektir.

Gel gelelim hikâyemizin çıkarımına; Ortadoğu’nun baş belası olan İsrail'in hamisi batının, bölüp parçaladığı ve yok ettiği toplulukların akıbetinden ders alamayanların, kendi ülkelerini inşa, ihya etme noktasında ABD, İsrail ve sömürgeci batıdan medet umarak iltifatlar yağdırması, akıbetlerini değiştirmeyecektir...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yahya ÖGER Arşivi
SON YAZILAR