Oktay Güvener

Oktay Güvener

Ankara'nın Şam Anlaşmasına Bakışı

Ankara'nın Şam Anlaşmasına Bakışı

Bundan birkaç gün önce Şam’dan gelen haber, Suriye’de taşların yeniden yerinden oynayacağına işaret ediyor. Şam yönetimi ile SDG arasında varılan 8 maddelik anlaşma, bölgede dengeleri yeniden değiştirecek gibi görünüyor. Peki, Ankara bu gelişmeyi nasıl yorumluyor? Ve bu anlaşma Türkiye’nin bölgedeki stratejisine nasıl yansıyacak?

Ankara’nın, bu anlaşmadan habersiz olmadığı biliniyor. Haftalardır devam eden görüşmeler Türkiye tarafından yakından takip edildi. Bu durum, diplomatik kanalların çok iyi kullanıldığının ve sürecin çok yakından takip edildiğinin bir göstergesi. Ancak bu anlaşmanın sahaya nasıl yansıyacağı, özellikle ülkemiz açısından kritik önem taşıyor. Anlaşmanın özellikle silah bırakma maddesinin dokuz ay gibi uzun bir sürece yayılmış olması sürecin bu uzun süre nedeniyle sabote edilebileceği endişesini de beraberinde getiriyor.

Ankara açısından belirleyici olan nokta, sürecin Türkiye’nin güvenlik hassasiyetlerini karşılayıp karşılamayacağıdır.

Anlaşmanın Türkiye için olumlu yönleri olacaktır.Ankara, uzun süredir ABD’nin Suriye’den çekilmesini bekliyor. Yeni anlaşma, bu süreci hızlandıracaktır. Bu da Türkiye’nin güvenlik kaygılarını bir nebze olsun azaltacaktır. Washington yönetiminin, Suriye’deki hassas silahlar konusundaki kararını bir an önce verip sürece katkı sağlayacağını düşünüyorum.

Türkiye’nin uzun süredir üzerinde durduğu ‘Terörsüz Türkiye’ vizyonu açısından da anlaşma önemli. SDG’nin, Suriye devletine entegrasyonu, PKK bağlantılı unsurların tasfiyesini beraberinde getirebilir. Bu süreç, Türkiye’nin güvenlik politikalarına tamamen uyuyor. Burada önemli olan Suriye Hükümetinin kararlı duruşu ve bu konuda Türk Hükümetinin önceliklerini de dikkate alarak atacağı adımlara bağlı.

Entegrasyonun biçiminin nasıl olacağı ve anlaşmanın nasıl uygulanması gerektiği konusunda Ankara ani bir çıkarma yaparak Dış İşleri Bakanı, Milli Savunma Bakanı ile MİT Müsteşarı ile Şam’a gitmesi bu konunun ne kadar önemsendiğinin ve sürecin Türkiyesiz yürütülemeyeceğinin dünyaya ilanı niteliğindeydi.

Anlaşmada vurgulanan en önemli maddelerden biri, Suriye’nin toprak bütünlüğüne olan bağlılıktır. Bu, Türkiye’nin yıllardır savunduğu bir ilke olup, ülkenin kuzeyinde bağımsız bir yapı oluşmasına karşı duruşunu güçlendirecektir. Böylece en uzun sınır komşumuz olan Suriye topraklarından gelecek tehditler de böylece bitmiş olacaktır.

Her ne kadar anlaşma bazı açılardan olumlu karşılanmış olsa da Ankara için hâlâ soru işaretleri var. SDG’nin entegrasyon sürecinin nasıl işleyeceği ve bu sürecin Türkiye’nin güvenlik endişelerini ne derece karşılayacağı belirsizliğini koruyor. Özellikle, PKK’nın bölgedeki etkisinin tamamen sona erip ermeyeceği konusu kritik bir noktada duruyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuda verdiği mesaj net: “Suriye’nin terörden arındırılmasına yönelik her türlü çabayı doğru yönde atılmış bir adım olarak görüyoruz.” Ancak Türkiye, bu adımın gerçekten terör unsurlarını ortadan kaldırıp kaldırmayacağını yakından izlemeye devam edecek.

Suriye’deki bu gelişme, sadece Türkiye’yi değil, bölgesel ve küresel dengeleri de etkileyecek. Şam yönetimi, iç politikada elini güçlendirirken, uluslararası arenada da yeni bir pozisyon almaya hazırlanıyor. Ankara, bu sürecin kendi ulusal çıkarlarına uygun bir şekilde gelişmesini istiyor.

Bunun yanında, anlaşmanın İran, Rusya ve ABD açısından nasıl yorumlanacağı da önemli.

İran, Suriye’deki varlığını güçlendirme yoluna gitmek için şu günlerde yine sahaya inmiş durumda. Özellikle Esed Rejiminin kalıntıları ile mezhepsel çatışmalar çıkarmaya devam edecek görünüyor. Bununla ilgili özellikle Aleviler üzerinden oyunlar oynandığı bilinmekte.

Rusya anlaşmayı bu süreçte olumlu olarak görmekte. Bunda Türkiye’nin Ukrayna Rusya Savaşındaki izlediği stratejinin sonucu olarak görebiliriz.

ABD ise bu anlaşmayı Suriye’den bir çıkış bileti olarak görmekte. Çünkü ekonomik olarak batmakta olan ABD şu an tamamen tüccar mantığı ile dünyayı yönetmeyi amaçlıyor. Ukrayna üzerinden son günlerde kazandığı ticari anlaşma ABD’nin iştahını kabartmış durumda. Artık zahmetli ve masraflı asker bulundurma stratejisi yerine baskıla, boyun eğdir ve kazan stratejisini benimsemiş görünüyor.

Sonuç olarak, bu anlaşma Suriye meselesinde yeni bir dönemin başlangıcı olacağını düşünüyorum. Ancak Türkiye, güvenlik kaygılarının tamamen giderildiğinden emin olana kadar temkinli duruşunu ve kararlığını devam ettirecektir.

Bu konuda iç siyasette de devam eden olumlu havanın artarak devam edeceği görüşündeyim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Güvener Arşivi
SON YAZILAR