KÜBRA ÖZSAT

KÜBRA ÖZSAT

"8 Mart ve Bitmeyen Yas: Kadınlar Yaşamak İstiyor!"

"8 Mart ve Bitmeyen Yas: Kadınlar Yaşamak İstiyor!"

Kübra ÖZSAT- Klinik Psikolog

8 Mart Dünya Kadınlar Günü, kadınların eşitlik, özgürlük ve hakları için verdiği mücadelenin simgesi olmasına rağmen, ülkemizdeki kadın cinayetlerinin ve kadına yönelik şiddetin devam etmesi, toplumsal yapının ne kadar derin bir sorunla karşı karşıya olduğunu gözler önüne seriyor. 2025’in ilk çeyreği bile tamamlanmadan yüz iki kadın hayattan koparıldı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre 2025 Ocak ayında 33 kadın erkekler tarafından öldürülürken 32 kadın şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Şubat ayında ise 16 kadın erkekler tarafından öldürülürken21 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Bu acı verici tablo, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin sadece bireysel öfke patlamalarından çok daha karmaşık ve derin toplumsal dinamiklere dayandığını gösteriyor. Bu trajik olayların temelinde sadece bireysel psikolojik etmenler değil, aynı zamanda ataerkil yapı, toplumsal cinsiyet rolleri ve güç ilişkileri gibi daha geniş toplumsal faktörler de yer almaktadır..

Kadın cinayetlerini yalnızca bir "öfke anı" ya da "kişisel kriz" olarak görmek, sorunun özünü göz ardı etmek anlamına gelir. Toplumda kadınlara biçilen roller, onları itaatkâr, bağımlı ve güçsüz olarak konumlandırırken, erkeklerin güçlü, otoriter ve kontrol sahibi olması gerektiği öğretilmektedir. Kadınlar ekonomik, sosyal ya da psikolojik olarak güçlenmeye başladıklarında, bazı erkekler bunu bir tehdit olarak algılamakta ve kontrolü kaybetmemek adına şiddete başvurmaktadır. Ancak burada unutulmaması gereken nokta, bu durumun hiçbir şekilde mazur görülemeyeceği ve şiddetin hiçbir bahaneyle meşrulaştırılamayacağıdır.

Kadın cinayetlerinin arkasında yatan psikolojik nedenler incelendiğinde, faillerin öfke kontrolü konusunda yaşadıkları zorluklar, yetersizlik duygusu, öğrenilmiş şiddet davranışları, anti-sosyal kişilik özellikleri ve geçmiş travmalar gibi etkenlerin önemli bir rol oynadığı anlaşılmaktadır. Ancak söz konusu psikolojik etmenler tek başına yeterli bir açıklama sunmaz. Şiddet davranışı, aynı zamanda toplumsal öğretiler ve normlarla beslenmektedir. "Namusu koruma","kadının haddini bildirme" gibi çağ dışı inanışlar, kadınların hayatlarını tehdit eden en büyük unsurlara dönüşmüş durumdadır. Bununla birlikte en önemli noktalardan biri de bu cinayetlerin yalnızca mağdurlar ve faillerle sınırlı kalacağına ilişkin hatalı görüşlerdir. Kadın cinayetleri toplumda da derin yaralar açar. Kadınlar güvensizlik hissiyle yaşamaya mahkûm edilirken, toplumda bir korku kültürü oluşur. Kadınların sosyal hayata katılımı azalır, bireysel özgürlük alanları daralır ve toplumsal eşitsizlik derinleşir. Bu noktada, kadın cinayetlerine karşı duruş sergilemek yalnızca kadınların değil, tüm toplumun sorumluluğudur.

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için cezai yaptırımların artırılması elbette gereklidir. Ancak bu, tek başına yeterli bir çözüm değildir. Esas mesele, şiddeti doğuran zihniyeti dönüştürmektir. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için eğitim müfredatına kapsamlı programlar eklenmeli, medya içeriklerinde kadına yönelik şiddetin normalleştirilmesinin önüne geçilmeli ve toplumsal farkındalık artırılmalıdır. Erkek çocuklarının yetiştirilme biçimi gözden geçirilmeli, şiddeti bir güç göstergesi olarak gören anlayışın kökten değişmesi sağlanmalıdır. Kadın cinayetleri, toplumsal bir yara olduğu kadar psikolojik, kültürel ve hukuki boyutları olan çok yönlü bir sorundur. Bu sorunun çözümü için bireylerin bilinçlenmesi, toplumun dönüşmesi ve caydırıcı yasal önlemler alınması gerekmektedir. Unutmayın, şiddetin hiçbir bahanesi olamaz… Kadınların ölmediği, eşitlik ve adaletin hüküm sürdüğü bir geleceğe ulaşana kadar sesimizi daha güçlü çıkarmalı ve bu karanlık tabloyu birlikte değiştirmeliyiz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
KÜBRA ÖZSAT Arşivi
SON YAZILAR