AHLAK YOKSA DİN YOKTUR
Gazeteci soruyor: Toplumda ne eksik? Hoca yapıştırıyor cevabı ‘Ahlak’, Tespit yerinde mi? El hak yerinde, modernizmin tavan yaptığı, yapay zekâ destekli makinanın kullanımında ahlaki normların oluşturulması konuşulurken, birçok medeniyetin doğmasına ve yaşamasına beşiklik eden, kadim devlet geleneğine sahip bu topraklarda, erdemli, ahlâklı insanların parmakla gösteriliyor olması incitici bir o kadar da vahim durumdur.
Toplumsal çürüme ve ahlaki çöküş, dizginleri koyuverilmiş at gibi dörtnala dipsiz bir uçuruma doğru gidiyor. Ülkeyi sosyal patlamaya sürüklemede ahlak-şiddet, gençlik-suç- sosyoekonomik -travma çıkmazına kanalize eden 'silahsız terör örgütü' olarak kategorize edilmesi gereken uluslararası yoz yapıların ifşası ve bu yapılarla mücadele konusunda erken davrandığımız söylenemez. ‘Su akar yolunu bulur’ mantığı ile geleceğe bakış açımız olduğu müddetçe,su kaynağın başında duran kurdun, suyu bulanıklaştırdığını, renginin kokusunun ve tadının değişimine yol açmada etken olduğunu görememek öngörüsüzlüktür. Temiz su kaçakların çoğaldığını görme ferasetimizide galiba yitirdik.
Ahlâk: Arapçadan ‘Hulk’ kelimesinin çoğuludur. İlginç bir şekilde insan melekelerinin, insanın kazandığı iyilik ya da kötülük yetilerinin toplamının ismi olarak kullanılmasıdır. ‘Sosyolojik tahlil düzeyinde tanımlara bakılacak olursa; ahlâk, bir toplumda bireylerin hemfikir olduğu, uyma mecburiyetinde kaldığı prensiplerin, kaidelerin tamamını anlatmaya yarayan bir ıstılahtır’.
Ahlakın inşasında ailenin, eğitim kurumlarının, medyanın ve elbette ki yönetimsel anlamda hizmete talip olanların payı çok büyüktür.
Diz çöktürülmek istenen ülkeler, batılılaşma girdabında ahlaki değerlerin yozlaşması bombardımanına maruz bırakılırlar.
Ahlak nedir? den ziyade ahlaksızlık nedir? Bunu konuşmak yazmak daha öncelikli olmalıdır. ‘Ahlaksızlık, ahlaki yasaların, normların veya standartların ihlalidir. İlahi kanunda günah, modern hukukta bir kısmının suç kabul edildiği, fıtrata ters, toplumda rencide olmaya araç, kamusal vicdanda derin yaralara sebebiyet veren söz ve davranışta dışa vurumdur.
Arsızlık, yolsuzluk, hırsızlık, adaletsizlik, kayırmacılık, bana necilik, şiddet, emek hırsızlığı, kamu malına art niyetli yaklaşım, liyakatsizlik, bunlar uç noktayı işaret etse de yalan, iftira, dedikodu, bencillik ile ahlaksızlık meşrulaştırılıp temelleri atılmaya başlanılır.
Ahlaktan uzak – ahlak ayrı din ayrı - dini hassasiyetiler noktasında iddiası olan toplumlarda ahlaksızlık diz boyu olunca dindar olmayan toplumlarda objektif ahlak kuralları örnek gösterilir ve dinin ahlak üzerinde olumsuz etkisinden dem vurulur.(Dindar ülkelerinin pek çoğunda, çoğunluk içinde negatif vasıflı kişilerin dini temsiliyet noktasında kabul görülmesi zahiren haklı çıkarmaktadır.) Tablo bu kadar karamsar olunca duyarlı bireyleri umutsuzluk sarmalıyor.
Toplumsal yozlaşma ve çürümeye sebebiyet veren her kurum ve şahıs elbette gidişattan pay sahibidir. Anacak, dini bir kimlik altında yozlaşma ve çürümeye katkı sunanlar daha çok sorumludurlar. Bunların ifşa edilerek ağır müeyyidelerle karşı karşıya kalması gerektiğini savunanlardanım. Zira dinlerin geliş amaçlarında ve dindarların yaşam felsefinde ahlaksızlıkla mücadele ana gayeyi teşkil eder. Ahlak ve erdemlilik varsa ibadet ritüel olmaktan çıkar gerçek bir kulluk vazifesine dönüşür. ‘’Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim.’’ diyen Nebi (AS),’Ahlak yoksa din yoktur.’ çıkarımı bende hasıl oldu.
Ahlaksızlık zulmün en büyüğüdür.en başında nefsine,inancına zulüm,kutsanan insan haysiyet ve kişiliğine,nihayetinde ahlaklı toplum bireylerine zulümdür. Dinin ahlaktan, ahlakın dinden soyutlanarak yaşanılmasını Kur’an’ın tabiri ile ‘’Binasını takva (Allah’a karşı gelmekten sakınmak) ve O’nun rızasını kazanmak temeli üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır, yoksa binasını çökmeye yüz tutmuş bir yarın kenarına kurup, onunla birlikte kendisi de cehennem ateşine yuvarlanan kimse mi? Allah, zalimler topluluğunu doğru yola erdirmez’’(Tevbe109 )
Evrim teorisyenleri iddiası ‘Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan meydana geldi’ tezinin avamda tartışılır hali ile ‘Din mi ahlaktan, ahlak mı dinden meydana geldi’ savında bulunmanın faydası/ manası yok.
Din, ahlakla ikilem içinde değildir. Birbirinin alternatifi değil barışık ve bütüncüldür. Toplumsal yaralarımızın başında Hukuk- ahlak çatışması gelmektedir. Hukuk ahlakla barışık olursa kamu vicdanı rahatlar.
Toplumsal dengeleme ve denetleme mekanizmasının zafiyetini yaşayan devlet mekanizmasında, suçluyu haklı, şahidi mahkûm, haklıyı mağdur etme üzerine tasarlanır. Ben gibi sizlerde karamsarlık bulutu içinde yaşanılan buhranlardan mütevellit dönem dönem amaçsızlık yoksunluğunu yaşıyorsunuzdur. Bu sorunun muhatabı bizleriz.
Ahlak yoksa Adalet yoktur.
Ahlak yoksa din yoktur.
Ahlak yoksa gelecek yoktur.
Tekrar tekrar sormakta fayda var. Dini söylemle, mangalda kül bırakmayan ikircikli davranışlar sergileyenlerin at koşuşturduğu bu toplumda ne eksik?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.