Ah şu keşkelerimiz !
Zaman zaman hepimiz maziye dönüp ,çocukluk veya gençlik dönemlerimizdeki günleri hatırlayıp ah çekeriz o günler şöyle güzeldi böyle huzurluydu diye mırıldanır veya yüksek sesle dile getiririz , bugünkü zamanı ve dünyanın nasıl değişip yozlaştığı üzerine nutuklar çeker dururuz. Fakat anlamadığımız yahut anlamak istemediğimiz bir şey düşüyor aklıma? Bugünkü dünyanın temellerini, değerlerini yapısını oluşturan o günün çocukları yani bugünün bizleri değil miydik ?
Bu durum, yaşadığımız dünyada, var olan sorunları görmezden gelmeye ve sorunu kendimizde görmemek değil midir? Kim bilir belki de farkındayızdır. Lakin geçmişin birkaç güzel anısını hatırlayıp geçmişin kaosu üzerinden ters psikoloji geliştirip kendimizi kısa bir anda olsa telkin etmektir .Bugün üzerinden dünyayı geçmişle kıyaslama yanlışı içine düşünmek bana kalırsa büyük bir kandırmacanın adıdır. Zira her birimiz geçmişte atalarımızın bize bıraktığı miras üzerinden bugünü inşa ettik. Ve bu inşa süreci her birimiz için acı ve elem dolu bir çocukluk gençlik yaşamamıza neden oldu ! Çocukluğun ve gençliğin kendi içindeki dönemsel doğal çatışmalarını düşününce , ve doğal süreçteki travmalarda bizlerin toplum( ötekiyle) çatışmaları her birimizin kendimizden kendi iç dinamiklerimizden uzaklaşmasına neden olmadı mı? .Emin bir dille söyleyebilirim ki yaşam içinde kültür adını verdiğimiz kabukla oluşan, biz insan için her türlü toplumsal örgütlenmelerimiz adına oluşturduğumuz her bilgi, her davranış kendi iç bütünlüğümüze bir darbe ve toplum için bir nesne olma hali olamaz mı ?
“Ve İnsan kendini dünyadan ve öteki canlılardan ayırarak özne’leşir”
Ferat Özpamuk
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.