İki gündür aklımda hep elektrik kurumu var;  TEDAŞ, DEDAŞ, DİCLE gibi sıfatlarla anılan kurum. ‘Neden aklında elektrik kurumu var, ülkede bu kadar sorun varken’ diye soracak olursanız, şöyle derim; zaten ülkedeki bu kadar sorunun arasında bu kurumlarda var, hem de Türkiye çapında.

Bizde, iki kez daha fazla sorun elektrik. Çünkü kış ayları yaklaştıkça kâbus gibi çöküyor milletin tepesine. Az mı çekti bu kent arka arakaya kesintilerin derdini ki, hala devam ediyor. Evet ediyor. Zaten iki gündür aklımı meşgul etmesinin nedeni de bu, yani elektrik kesintilerinin devam ediyor olması. 

Bu yazıyı yazarken elektrik kesikti, dışarıdan kulak zarını adeta patlatan, beyin hücrelerinin birbirine çarpmasına neden olan jeneratör sesine uzun zamandı hasrettik. Kış sayesinde, elektrik kurumunun marifeti ve gayretiyle bu hasretliğimizde bitti sayılır.

Hoş geldin kış.

Hoş geldin elektrik kurumu.

Coronalı kış günlerinde de bu milletin elektrikle olan bağını koparacağınızdan eminiz. Yaptıklarınızı yapacaklarınızın teminatı olarak algılıyor, bizi jeneratör seslerinden mahrum etmediğiniz için kutluyoruz!  

Kesintilerin nedenlerini hiç sorgulamıyorum, çünkü hiçbir gerekçe insanları ikna etmiyor. Beni hiç etmiyor. Diyarbakır dışındaki büyük kentlerde böyle uzun süreli elektrik kesintisine hiç tanık olmuyoruz. Uzun süreli zorunlu kesintiler de, zaten vatandaşa tedbir alsın diye duyuruluyor. Aksi olsa ‘kıyamet’ kopar.

Diyarbakır’da yıllardır kesiliyor, yurttaş ‘kuzu’ ‘kuzu’ kaderine razı. Sanki verilen elektrik bir nimetmiş gibi karanlığa razı oluyor.

Vali bey ilk kez Diyarbakır’da kışı geçirecek, konakta kesintiye tanık olmasa da, kentin farklı yerlerinde tanık olacaktır mutlaka. Elektrik meselesi önemli, kesinti, kısıntı meselesi ile ilgili erken bir uyarı şart, çünkü şimdiden sinyal veriyorlar. Yaşam standartlarımız zaten kesintili ve kısıntılı, hiç olmazsa elektrikten yana gülsün yüzlerimiz.

Haksız mıyım?

Binlerce, ‘haklısın’ sesleri duyuyorum!

Naci Sapan