Yaşarken ölümün soluğunu hissetmek
Covid-19 salgını ilk ortaya çıktığında insanların hatta dünyada hükümetlerin çoğu yeterince ciddiye almadı. Bu yüzden de gerekli tedbirler alınmadığı için salgın yayılarak pandemiye dönüştü. Covid-19 her zaman ortaya çıkan bir mevsimsel grip gibi gelip geçer yaklaşımı içine girildi. Herkes virüsü uzağında sandı. Bana bir şey olmaz yaklaşımının ne kadar yanılgılı olduğu çok geçmeden anlaşıldı. Tehlike küçümsendi. Bu umursamazlık, alınan tedbirlerin yetersizliği ve hekimlerin uyarılarının yeterince dikkate alınmaması; salgının yaygınlaşmasına yol açtı. Dışımızda ve bana bir şey olmaz yaklaşımının ne kadar yanılgılı olduğu çok zaman geçmeden anlaşıldı. Ama bu yanılgının faturası ağır oldu. Birçok kişinin hayatına mal oldu. Önceleri uzağımızda gördüğümüz vakalar artık en yakınlarımızda veya tanıdıklarımızda görülür oldu. Etrafımızdaki çember gittikçe daralmaya başladı.
Koronavirüs Covid-19 kısa sürede kendi halinde yaşayan insanları pençesine alarak; insanlara yaşarken ölümün soğuk yüzünü gösterdi. Artık tehlike çok uzağımızda değil, bir nefes kadar yakınımıza kadar yaklaştı. Günlük yaşamda aklımıza getirmek istemediğimiz ölümü; görülmeyen düşman covid-19 sayesinde yaşarken hisseder olduk.
Bir tanıdığın veya bir yakınımızın ölümle yaşam arasında gidip gelmesine tanık olmak veya oluşan bu ortam ister istemez bizi derinden etkilemektedir. Yaşam alışkanlıklarımızdan, iş alışkanlıklarımızdan, ilişkilerimize kadar yeni bir düzen getirmek zorunda kaldık. Üzerimizdeki etkilerin ve ruhsal yapımız üzerinde ortaya çıkardığı travmanın etkilerinin ne kadar devam edeceği ve kalıcı nasıl etkiler bırakacağı hekimler tarafından çeşitli bakış açılarıyla dile getirilmektedir.
İnsanoğlu tüm canlılar gibi ölümlüdür. Doğum nasıl doğal bir olaysa ölümde onun kadar doğaldır. Ölüm- doğum birbirini karşılıklı koşullayan iki olgudur. Biri olmadan diğeri de olmuyor. Yaşayan canlılar için ölümden kurtuluş yok. Doğan her canlı için kaçınılmaz bir son. Ama insanoğlu ölümü hiçbir zaman kabullenmek istemedi. İnsanoğlu mitolojilere de konu olan ölümsüzlük otunu çok aradı. Ama bir türlü ona ulaşılamadı.
İnsanlar ölümü ne kadar kendinden uzak tutmaya çalışsa da; ölüm her zaman erkendir. Doğal yaşam içinde ölüm bir yere kadar kabullenilse de; görülmeyen düşman tarafından ölüme yenik düşmek her zamankinden daha fazla vakitsizdir.
Mümin Ağcakaya
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.