SUSMAK
Yönümüzü doğuya taraf çevirerek kalkış yaptığımız hava meydanından jet bir hızla yol almaya koyulduk.
Ağlayan inleyen çocuk sesleri uçağın pistten kalkışına soğuktan dolayı gene uçağa serpiştirilen kimyasal havada buz tutmasın diye içinde oturanlara gına getirmek üzereydi ki neyse havalandık.
Uzun bekleme gecikme biz doğuya uçamaya niyetlenenlerin kaderi gibi.
Suspustu bütün yolcular.
Bizi uğurlamaya gelen martılar.
Martı yok burada ne martısı şimdi?
Göçmen kuşlar.
Kuşların göç mevsimi midir şimdi?
Sanmam.
Kartalalar atmacalar serçeler.
Flamingolar belki leylekler.
Evet, evet leylek olsun bizi uğurlayan kuş.
Hizaya dizildiler adeta,
gecikmeden dolayı hazır duruşta uçmamızı beklediler uzun bir süre.
Üşümüşlerdir diye düşündüm.
Üşümüşler üşümüşlerdir.
Oysa onlara da sanki bizim suskunluğumuza susmuş ve üşümüştü.
Biz uçarken halen arkamızdan susuyorlardı sonrasını bilemem.
Belki yuvalarına dönmüş biz dönene kadar susmaya devam edeceklerdi nerden bilebilirim.
Masmavi bir gökyüzü bulutların üzerindeyiz ve sabırsızlıkla aklı ruhu uçtuğu yönde kalmış oysa ne Avrupalı olmuş ne de Asyalı garip ülkemin gündüz ve gecelerinde ve hatta aylarında tadını çıkaracağım zamanların keyfini düşünüyorum ben de susarak.
İnince meydanda giriş kontrolünde
acaba demeden suspus olmuş vaziyette içeri gireceğim.
İzin verin müsaadenizle var mı bir sorunuz diye düşüncemi söylesem karşıda duran memura
yok, süs ve geç, tam da çıkış kâğıdını mühürlerken ve yüzüme manalı manasız bakarken,
diye düşünerek susuyorum.
Sustum tamam.
Müsaade geçeyim.
Siz de susanlardansınız zaten öyle değil mi sanki.
Nasıl sustunuz günlerce aylarca ve haftalarca.
Susmanızdan dağ taş etkilendi sustu.
Tüm zamanların suskunluğu hakim yüzünüzde belirgin düzleşmiş düz kırışık çatık kaşlar somurtan yüzlerinizde.
Kollarda bacaklarda uyuşukluk.
Baş ağrısı bariz.
Sıkıntı üzüntü keder geçim derdi elektrik faturası bir de doğal gaz.
En pahallısı doğal gaz.
Kışın tek odaya tıkış tıkış oturup yatılıp kalkılıp sefalet beklerken suskunluk konuşmadan düşünmeden hissetmeden.
Dünyadan bihaber arada birileri kapınızı çalıp bir kilo makarna belki kömür tonla değil gıdımla bu kış yaşa,
gelecek kış öl...
Ölmesen hastalan,
olmadı öbür kış.
Gelecek mutlaka elbet bir kış.
Acıya ve zulme ve kedere pes edecek bünyen sen ve suskunluğun..
Sus.
Sonsuza kadar sus.
Ağzını kenetle dişlerini bağla çeneni tut alnını daya kulağını kapat sus.
Sus..!
Gelmişine geçmişine sus.
Gözünü kapat sus.
Kulağını sağır et sus.
Hakkına razı gel sus.
Umut etme hiç, sus.
Zalime karşı sus.
Küfre karşı sus.
Dur hep ve sus.
Duvar dibinde köşede bucakta kapı eşiğinde dur ve sus.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.