Abdurrahim Kılıç

Abdurrahim Kılıç

EĞİTİMİN HALİ İÇLER ACISI

EĞİTİMİN HALİ İÇLER ACISI

Bilmem farkında mısınız, son yıllarda eğitim kalitemiz gerçekten yerlerde sürünüyor. Siz bakmayın öğrenci karnelerinin yüz puanlarla, takdir belgeleriyle süslü olmasına. Özel okulların notları zaten çoğunlukla gerçeği yansıtmıyor.

Devlet okullarının öğretmenleri de artık notları genellikle şişiriyor. Kimse başarısız öğretmen olarak görülmek istemiyor. Yüksek not veren öğretmen, iyi öğretmendir, başarılı öğretmendir imaj yaratıldı. Liyakatsiz müdürler, yöneticiler öğretmeni sadece kişilik, duruş ve eğitim şevki konusunda değil not konusunda da pasifize etti.

Pandemi, deprem vb. dış etmenlerin mutlaka kalitenin düşmesinde etkisi vardır. Öğrencilere yeni bir ufuk açmak gerekiyor. Üniversite mezunu yüz binlerce işsiz insanın ucuzluk marketlerinde bile torpille kasiyer olarak iş bulabildiği bir ortamı sorgulamak gerekmez mi?

Kendi yetenek ve hedeflerine uygun eğitime erişebilen öğrenciler, başarılı olabilirler. Doğru yönlendirilmeyen her öğrenci bu ülkenin biliminden, sanatından, başarısından düşen bir halkadır ve halkanın kopması da ülkenin gelişememesine yol açar.

Öğrenci yönlendirmenin birinci basamağı aile ise ikinci basamağı öğretmendir. Bilinçli olan ve ekonomik kaygısı olmayan ailelerin öğrencileri daha net ve planlı bir eğitim sürecine dahil olabiliyor. Öğretmenler ise ikinci adım olarak yönlendiricidir. Öğrencinin hayatına sihirli dokunuşu yapan kişidir.

Ama bunun için de öğretmenin huzurlu olması gerekir. Ekonomik açıdan kaygı taşımaması gerektiği gibi toplumsal anlamda da itibar sahibi olmalı. Hiçbir şey olamıyorsa bari öğretmen olsun, görüşünü toplumun belleğinden silmek ve öğretmene itibar kazandırmak zorundayız.

Doktorlara uygulanan şiddet, her gün medyalarda geniş yer bulup büyük tepki alırken öğretmenlere yönelik şiddet adeta kanıksanmış durumda. Öğretmen, başta veliler, okul yöneticileri ve bazen de kendi öğrencilerinin şamar oğlanına dönmüş. Bunu kabul etmeyecekler varsa bir okulun öğretmenler odasına buyurup durumu yerinde tespit edebilir.

Okulunda idareci ve veli mobbingi altında ders yapamaz duruma gelen öğretmenden, nitelikli bir eğitim ve başarı beklemek ne kadar doğrudur. Eğitimi öğretmen ile uğraşmak, öğrencinin kıyafeti ile boğuşmak, veli ile keşmekeşe girmek zanneden bir zihniyetten başarı beklenebilir mi?

Huzurlu eğitim ortamı, huzurlu ve başarılı insan yetiştirir, bu da o ülkenin kalkınmasının yolunu açar. Zamanını sanat, bilim ve sosyolojik gelişmeye harcayan çocuklar yetiştirmenin ilk şartı budur. Yeni çağı yakalayan, bilişim dünyasını iyi bilen ve artı değer üretebilecek bakış açısına sahip bireyler yetiştirmek zorundayız.

Eskinin müfredatı, denenmişin tekrarı, tükenmişin ısrarı ile bir ülke ileriye gidemez. Çağı yakalamanın ilk şartı çağın gerektirdiği kurallara uygun bir eğitim öğretim ortamı yaratmaktır. Öğrenci ve öğretmenin kıyafeti, okulun tuvaleti, kütüphanenin rehaveti ile uğraşırsan çağı ıskalarsın ve gelişmiş ülkelerin pazarı olmaktan öteye gidemezsin!

Yıllar önce bir TV kanalında düzenlenen yetenek yatışmasında jüri üyelerinden Armağan Çağlayan yarışmacıyla ilgili yoruma başlarken ilk sözü “Kuzum sen öğretmen misin?” olmuştu. Bunun üzerine yarışmacı “ Hayır” cevabını verince diğer jüri üyeleri “Ne alaka, bu soruyu neden sordun ki?” diye meraklı biçimde Çağlayan’a bakınca tüm öğretmenleri günlerce öfkelendiren ama içinde bir durum tespitinin yattığı bir cevap vermişti: “Çok ezik duruyor da!” Evet, öğretmen toplumun her kademesinde dik duruşunu, özgüvenini, danışan ve sözü dinlenen, muteber olma vasfını yitirmiştir. Bunda hepimizin payı var ama en çok kendine itibar alanı açamayan öğretmenin payı var.

O zaman ne yapmalıyız, dediğinizi duyar gibiyim. Bu ülkenin kâğıt üzerinde değil gerçekte kendi eğitim sistemine esaslı bir format atarak ilk adımda öğretmeni yeniden itibarlı günlerine kavuşturması gerekir. Bu da ülkenin kalkınması ve huzurunun gelişmesinin ilk basamağı ve ilk şartıdır, biline!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Abdurrahim Kılıç Arşivi
SON YAZILAR