A D A L E T
Kısaca hak ve hukuka uygunluk olarak tanımlayabileceğimiz, bazen de türe dediğimiz adalet; nerede birden fazla insan varsa orada uyulması gereken kurallar manzumesine aykırı davranıldığında, uygulanacak olan yaptırımların herkese aynı ve eşit uygulanmasıdır.
Hakka uygunluk nedir, canlıların dünyada var oldukları sürece, onların birbirlerine karşı, diğer canlılara karşı, şayet bir aile, dernek, kabile. Devlet, ümmet biçiminde bir araya gelmişler ise, onların kendilerini yöneten otoriteye ve otoritenin de onlara karşı nasıl davranacağı ister, yazılı ister sözlü bir toplumsal sözleşmeye bağlanmıştır. İnsanlığın kültürel gelişmesinde; haklar ve özgürlüklerle ilgili nasıl davranılacağı konusu kavimler, uluslar ve devletlerarası bir boyut kazanmış ve bir araya gelen aydınlar bir takım uluslararası sözleşmeler oluşturmuşlar, bu sözleşmeleri olumlayan devletlere bu sözleşmeleri imzalamayı ve aynen uymayı garantilemeyi koşul olarak ileri sürmüşlerdir... Yasalara, sözleşmelere uygun davranış ve özgürlüklere saygılı davranış hakka uygun davranış demektir.
Yukarıdaki paragrafta değindiğim sözleşmelere bağlanan haklar o kadar çoktur ki; hepsini birden burada anımsayıp yazmam olanaksızdır...
Ancak anımsadıklarımın başında Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Bildirgesi, Helsinki Bildirgesi , Venedik Kriterleri'inde yazılı olduğu üzere; yaşamak hakkı gelir ki bu hak daha da gelişerek insanca yaşamak hakkına dönüşmüştür, istediği yere yerleşme hakkı, seyahat etme özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, düşündüğünü açıklama özgürlüğü, haberleşme gizliliği ve özgürlüğü, işkencenin yasak olduğuna dair sözleşme, çatışan ve savaşan tarafların tutsak edilmeleri veya ölmeleri halinde tutsak ve cesetlere nasıl davranılacağı konusundaki Minosetta Protokolu, ulusların kendi kaderlerini belirleme hakkı, ana dilde eğitim hakkı, toplumun haber alma hakkı, basın özgürlüğü, toplu sözleşme, grev, lokavt gibi daha bir çok hak ve özgürlük vardır.
Ne var ki; bu güne kadar iktidarı ele geçiren muktedirler, iktidarın nimetlerini yedikçe doymayan bir canavara dönüşüp, iktidarı bırakmamak için lehlerine olan tüm engellemeleri ve yasakları uygulayarak, hakların ve özgürlüklerin hak sahibine erişmesini önlemektedirler. Mevcut hakları ve hukuku çiğneyerek istedikleri gibi at oynatmakta, canlılardan özellikle de insanlık bunun bizzat mağduru veya maktulü olmak suretiyle farkına vararak, hissederek, acı çekmekte, canlarından, mallarından olmaktadırlar .
Bu olumsuzlukların önüne geçmek mümkün müdür?
Elbette mümkündür, çok da kolaydır. Nasıl mı?
Hakka, hukuka saygılı olmak nasılın yanıtıdır. Hakka hukuka saygılı olmak türedir , adalettir. İnsan veya yöneten veya muktedir veya devlet adil olursa insanlık huzura kavuşacaktır. Özgürlüklerini layıkıyla yaşayacak insan olmanın ve yaşamanın tadını alacaktır. Sokaklarda, dağda, kırda, bayırda, evde öldürülmeyecek veya bu öldürülme minimum düzeye inecek insanlık mutlu olacaktır. Mutlu insanların yaşadığı topluluklar da toplumsal huzuru yaşayacaktır.
Bunun içindir ki; insanlık varoluşundan beri tam adaleti sağlamak için uğraşmaktadır, Bu nedenle de çeşitli kurumlar , yasalar geliştirmiştir . Örneklendirecek olursak çok bilinenlerden Hammurabi Kanunları, Hz.Musa'nın 10 Emiri, Roma Hukuku, Fıkıh bazı örneklerdir.
Günümüzde ülkemizde haksızlıkları önleyebilmek adına yasaları uygun biçimde uygulamak için oluşturulan kurumlar, ilk derece mahkemeleri, bölge adliye mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, Anayasa Mahkemesidir. Saydığım bu kurumların adalet görevini hakkıyla yerine getirdiği söylenemez, İlk derece mahkemelerinden en üst mahkemelere kadar bile hakka, hukuka uygun kararlar verememektedirler, veya bazen de hukuka uygun kararlar verseler bile, bazı kanunların hakka uygun olmaması nedeniyle haksız kararlar olabilmektedir. Hele hele son yıllarda gözümüzün içine soka soka hukuksuz kararlar verilmekte veya hukuka uygun olarak verilen kararlara da uyulmamak suretiyle hukuk devleti tamamen ortadan kaldırılmaktadır.
İslamda da adaletin önemine atıf yapan Hz.Ömer'in sözü nakledilmektedir. Bir gün Hz.Ömer'e sormuşlar devletin dini nedir diye o da ''adalettir'' diye yanıtlamıştır.
Hak, hukuk, adaletin rafa kaldırılması; insanların haklarını kendi olanaklarıyla alma yolunu açacak, bu durum da kaos ve kargaşaya yol açacaktır.
Bu durumu yaşadık, yaşıyoruz ve gittikçe çoğalacak bir biçimde yaşayacağız gibi görünmektedir .
Ülkenin huzura ermesinin yolu: Hakka, hukuka, adalete saygı gösteren ve buna önem veren insanların çokça yetişmesi, mevcut tüm renklerin dinlerinin, dillerinin, inançlarının, değerlerinin tanınarak en insani ve evrensel haklarının tanınmasını hak ve hukuk olarak görecek yönetimlerin iktidara gelmesiyle açılır.
Dilerim bizler de o günleri görürüz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.