Diyarbakır’da Vandalizm!
Vandalizm süreklilik kazandığında, önünü almak zorlaşır. Vandallar, yaptıklarının doğru olduğuna inanır, sürekli kırıp, döker, yakar, yıkar, dağıtır. Bunu kendilerine yaptıran tepkisel nedenler popülist ise, toplumun bir kesiminin popüler duygularına da hitap ediyor ise, onların işleri de kolaylaşır. Arkasına sığındıkları mantığın temsilcilerinden de yeterli desteği aldıkları için, işleri çok kolay.
Yol açılmıştır, sürekli denemelerle toplum üzerinde korku iklimi yaratmak zamanıdır.
Nitekim Ceylan Karavil Park önündeki gösteri sırasında Starbucks'a yönelik saldırının, eski bir Milletvekilinin sosyal medyasında ‘Bıji Diyarbakır’ manşetiyle yansıması, Vandalizmin teşviki için son derece önemli bir örnektir.
Oysa Diyarbakır’ın tamamının tasvip ettiği bir durum yok ortada.
Diyarbakır, daha önce de bu türden vandallıkları yaşadı, çok şey kaybetti.
Kimin, kimlerin yaptığı, yaptırdığı konusuna takılmıyoruz, çünkü kaotik ortamlarda, bu tür vandallıkların harekete geçmesini tetikleyen ‘Patronlar’ her zaman vardır.
Tekrar ediyorum; Diyarbakır bu tür zamanları yaşadı, sonuçlarının verdiği zararı da biliyor.
O nedenle Diyarbakır; muhatapları kim olursa olsun, bu tür saldırgan, yağmaya dönük girişimleri desteklemiyor, karşı çıkıyor, yetkilileri de engel olmaları için uyarıyor.
Bu söylediklerim bizzat bana iletildiği için muhatapları duysun diye not düşüyorum.
Evet, cumartesi günü kentte dolaşırken, çok ciddi bir tepkiye tanık oldum.
Normal bir protestonun kenti tehdit eden bir gösteri boyutuna dönüşmesinin ne anlama geldiğine daha önce tanıklık eden Diyarbakırlılar, bu Vandallığı ‘Bıji’ diyerek taçlandırmadı, taçlandırmaz da…
*
“Sonuçları ağır olur’ dedim ya; aynen öyle, Vandalların önü açıldığında, odaklandıkları bir yâda bir kaç hedef artık onları tatmin etmez. Çünkü haklı olduklarına inanırlar, hedef alanlarını da genişletmeye başlarlar. Başka işyerlerine, evlere yönelirler. Artık yağmacılık aşamasına geçiş zamanıdır.
Bu duruma bilerek ya da bilmeyerek zemin hazırlayan kesimlerin sorumluluğu o nedenle ağırdır.
Dün saldırılan mekân kurumsaldır, ancak yarın, daha sonra muhtemel saldırıya maruz kalacaklar, kentli tüccar, esnaf olduğunda, yani şahsilik arz ettiğinde, doğabilecek sonuçlar üzücü olabilir. Hiç bir Diyarbakırlı işyerine durup dururken saldıran vandallara boyun eğmez.
*
İsrail’i protesto maksadı boyut değiştirdiğinde, anlamsız bir hal alır. İsrail -Filistin meselesi yeni de değil. 70-80-90’lı yıllarda, bizden önceki kuşak, bizden sonrakiler, sadece kınamakla da kalmadı, sessiz sedasız oralara kadar gitti, Filistin halkının yanında, omuz omuza mücadele verdi. Evet, bunu sosyalistler yaptı. Onlar Filistin halkını savunurken, kentlerde kendi halkına zarar vermedi, işyerlerine saldırmadı, korku iklimi yaratmadı. Böyle olduğu halde ‘Terörist’ damgası yedi. Şimdi, o gençlere ‘Terörist’ damgası vurup yargılayanlar Filistin halkını savunuyor. Ya da savunuyor gibi görünüyor ve davranıyor.
*
Not:
*Filistin'e yatırım yapan ilk ve en büyük global şirket olan Coca-Cola'nın Filistin'de Ramallah, Tulkarim, Jericho ve Gazze'de bulunan 5 fabrikası ve yedi dağıtım merkezinde 1000 Filistinlinin çalıştığını hatırlatmak istiyorum.
*Starbucks'ın, Türkiye'yi de kapsayan Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgesinde mağazalarının açma ve işletme yetkisi Kuveyt merkezli Alshaya Group'a aittir.
Bilgiler Google’de var, Vandallar da bakabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.