Mümin Ağcakaya

Mümin Ağcakaya

Nefret bumerang gibidir

Nefret bumerang gibidir

Yaşam koşullarımız neredeyse her geçen gün bir öncekini aratarak geçiyor. Her gün bir tüketim ya da kullanım maddesine zam geliyor. Zam lafını duymak bile insanların sinirlerini bozmaya, günlük yaşam dengesini alt üst etmeye yetiyor. Bir taraftan yaşam kaygısı ve bunun yarattığı stres çoğu zaman davranış ve söylemlerimizi de derinden etkiliyor. Oluşan bu birikim çoğu zaman en küçük bir sorunda başkasına patlamanın kıvılcımı haline geliyor. Yaşadığı koşulları ve sorunları doğru çözümleyemeyen birçok insan tepkisini ya da zamanla oluşan nefretini bazen en yakınındakine bazen de tesadüfen karşılaştığı kişiyle yaşadığı en küçük bir sorunda ona boşalıyor. Yani kötü yaşam koşulları ve bunun yarattığı hayal kırıklıkları, hayattan beklentilerinin azalması sonucu yaşanan olaylar neredeyse her gün medyada ve çevremizde karşımıza çıkmaktadır.

Neredeyse birçok kentte her gün sokaklarda cinayetler işlenmektedir. Aile içi şiddetler, sokakta birbirini hiç tanımayan ve hayatları boyunca her hangi bir yerde karşılaşma olasılığı dahi olmayan insanlar en küçük bir sorunda birbirine karşı şiddet uygulamaktan çekinmez hale geliyorlar. Birçok insan ölüyor ya da yaralanıyor. Bu öfke dalgası bazen de kendisinden olmayan, kendisi gibi düşünmeyenlere, karşı cinse hatta hayvanlara karşı da son derece acımasız ve kıyıcı olmaktadırlar.

Bu bilinçsiz duygu yoğunluğunun oluşturduğu nefret; toplum ve gelecek için bir sorun oluşturmaktadır. Farklı niyetleri olanlar için kullanılmaya ve yönlendirilmeye açık bir malzeme olmaktadır. Bu duyguyu farklı amaçlar için kullanmak isteyen bazı kesimlerin; bir karşıt ve düşman yaratma amacının aparatı durumuna dönüştürülmektedir. Sürekli körüklenen nefret dalgasının hedefi ise duruma göre değişmektedir. Nefretin hedefi bazen sığınmacılar, bazen kendisi gibi düşünmeyenler, bazen farklı etnik kimliğe sahip olanlar bazen de kadınlar olmaktadır. Kendi sorunlarını bir kenara bırakan insanlar; bu nefret dalgasıyla ülkeyi ve geleceği nereye varacağı belli olmayan bir kaosa doğru sürüklemektedirler. Nefretin beslendiği en büyük kaynak ise cehalet oluyor.

Fransız psikanalist Jacques Lacan Aşk, nefret ve cehalet’in insanın en temel tutkularından olduğunu, nefretin insanı nasıl esir aldığını hatta nefretin düşman yok olduğunda bile ortadan kalkmadığından bahsediyor. Nefret kişinin aklını tamamen esir alan bir duygu oluyor. Bu yüzden davalılar düşman olarak gördüğünü öldürse bile yüreği soğumuyor. Bu durum; nefretin kişiyi tamamen esir alma hatta onu kör etme halidir de denebilir.

Cehalet ve nefret birleştiği zaman insan yeryüzündeki canlılar içinde en canavara dönüşebilen bir canlı haline geliyor. Dünya en çok hangi canlıdan çekti diye bir araştırma olsaydı cevabı herhalde; cehalet ve nefretin birleştiği insan olurdu. Çünkü dünyayı yaşanamaz kılan, canlı türlerinin büyük bölümünü yok eden; bencillikle birleşmiş bu duygudur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mümin Ağcakaya Arşivi
SON YAZILAR