Zülküf Kışanak

Zülküf Kışanak

Kürde nefes aldırmama politikası…

Kürde nefes aldırmama politikası…

İçerde, dışarda Kürde nefes aldırmama, Kürdü bir bütün olarak ezme, daha doğrusu ne pahasına olursa olsun Kürdün iradesini kırma, Kürdi yaşamı tasfiye etme politikası ısrarla sürdürülüyor, en kötüsü bu politikadan sonuç alınacağı, sahte de olsa bir zafer elde edileceği sanılıyor. Sanmanın ötesinde birileri bunların kulağına eğilip, “Paşa da sensin, ağa da sensin, yapabilirsin, tarihi yeniden yazabilirsin, İslam alemi Türk’ün yolunu gözlüyor koçum, ha gayret…” demiş olmalı ki bu aklıevveller yaşanması mümkün olmayacak bir zafere inandırılmış, ısrarla beladan uzak durmaya çalışan Kürde saldırmaya, komşularıyla barış içinde yaşama gayretinde olan bu toprakların kadim halkı Kürtlerle ölümüne boğuşmaya ikna edilmiş olmalı. Öyle olmasa dünyanın herhangi bir yerindeki Kürdün kazanımını kendine düşman, yaşamına saldırı olarak beller miydi, varını yokunu ortaya koyarak İngiliz, Rus, bilmem ne tefecisine, mafya şebekesine, silah tüccarına iliklerine kadar borçlanır mıydı? Bu çevrelerden aldığı güçle yaşam alanlarını her türlü uğursuzdan, hırsızdan, tecavüzcüden, soykırımcı akıldan koruyan Kürdün hikayesini bertaraf etmeye çalışır mıydı, dahası Kürde bu kadar düşman olunur muydu? Hayır…

*

Kürtlerin dünyadaki kazanımlar arttıkça içteki baskı ve şiddet politikası da artıyor, yaşamın her alanına sirayet edecekmiş gibi de yayılıyor. Örneğin, Kürtlerin yoğun olduğu kentlerde yaşayan yayaların, sürücülerin trafikte uyması gereken kuralların resmi dil Türkçe’nin yanında Kürtçe de yazılması, belediyelerin Kürtçe dilinde de hizmet vermesi nedeniyle bir kaşık suda fırtına kopartılması bundan olmalı. Öyle ya trafik kurallarının Kürtçe yazılmasının, Türkçe’ye ne zazarı olabilir ki. Devletin ilgili, ilgisiz tüm gücü devreye sokularak cadde ve bulvarlardaki yaya geçiş yerlerinde Türkçe ile birlikte yazılan “Pêşî peya, hêdî…” gibi Kürtçe uyarı yazıları, uydurma “standart dışı” gerekçesiyle gecenin bir vaktinde sildirildi. Üstelik bir defa değil, hemen her gece korsan operasyonlar düzenlenerek bu kutsal görev yerine getirildi. Neymiş Kürtçe trafik uyarı yazıları, cadde ve bulvarlarda yer alamazmış, Kürt dili standart dışıymış. Devletin Kürtçe’ye reva görülen bu yaklaşımına ne diyeceğiz, akıl dışı, vicdandan uzak bu hukuku nasıl yorumlayacağız, aklı başında olan biri söylesin, biz de anlayalım. Kürtçe şarkıların yasaklanması, halayların kriminalize edilmesi, düğünlerin izne tabi bir hale getirilmesi ve daha bilmediğimiz, henüz deşifre olmamış, pusuda bekleyen yasaklar…

*

Dışarda ise her geçen gün biraz daha açığa çıktığı gibi dünyanın dört bir tarafından toplanan çetelerle Kürde karşı koyuluyor. Bölgemize kan ve gözyaşı getirmenin dışında hiçbir amacı, hedefi olmayan çetelerle her bir tarafı sarılmak istenen Kürt halkının nefes alması, kendine gelmesi engellenmeye çalışılıyor. En kötüsü Kürdün kazanımları tehdit olarak görülüyor. Kendisi dışında hiçkimsenin itibar etmediği, dikkate almadığı bilmem ne koridoru safsatasıyla düşmanlık politikasında ısrar edilerek bölgede kudret sahibi olmaya çalışılıyor. Tarihte bunun örneği yoktur, Kürdü dikkate almayan, daha doğrusu Kürtle dost olmayan yada dost görünmeye çalışmayan hiçbir gücün, devletin, örgütün bölgede barınması, güç sahibi olması mümkün değildir. Hele dünyanın dört bir tarafından getirtilen çetelerle geçilmez Kürt dağlarını ele geçirmek, Kürt coğrafyasına hakim olmaya çalışmak hiç mümkün değildir, bilinen tüm dağların tepelerine kurulan kalekollara rağmen bu mümkün değildir. Kürtlerin nefes alamaması, komşu halklarla yan yana, özgür, eşit, onurlu bir halk olarak yaşayamaması uğruna, binlerce yıl sonra dünyanın hakimi Makedon Büyük İskender’in, Persli Büyük Kiros’un ve diğer dünyaya hükümdar olmak isteyen haydutların hatasını tekrarlamak, dahası gerçekleşmesi mümkün olmayan, olmayacak hayalini gerçekleştirmeye kalkışmak bölgeyi felakete sürüklemenin, en büyük kaybetmenin, elbette Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olma durumuna düşmenin dışında hiçbir işe yaramayacağı açıktır. Yeter…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Zülküf Kışanak Arşivi
SON YAZILAR