Kudüs neden bu kadar önemlidir?
Kudüs, günümüzde Yahudi ve Müslüman savaşlarının odak noktası haline gelmiştir. Dini anlaşmazlıkların politik kaygılara ve hamlelere dönüştüğü çok önemli bir merkezdir. Kudüs’ün neden bu kadar önemli olduğunu anlamak için arkeolojik boyutunu anlamak gerekmektedir.
İsrail ve Filistin arasında sınır noktası kabul edilen bu kent, hangi ülkenin başkenti olduğuna dair tartışmalara neden olmuştur. Üç monoteist din için de kutsal sayılan Kudüs, Davut ve Süleyman’dan dolayı Yahudiler tarafından anayurt olarak kabul edilmektedir.
Müslümanların ilk kıblesi olarak lanse edilen Mescidi Aksa’dan dolayı Müslümanlar tarafından kutsal kabul edilmekte olan kent, yeryüzünde kurulacak olan Mesih Krallığı inancından dolayı da Hristiyanlar için çok önemli bir yer olarak tüm kutsallığıyla geçmişten bugüne ulaşmıştır.
MÖ 3000’de Kenanlılar tarafından kurulan şehrin stratejik önemi kuruluş ismiyle de ön plana çıkmaktadır. Ki şehir Salem tanrısı adına inşa edilmiş ve bugün bile uluslararası platformlarda Jerusalem ismiyle tanınmaktadır.
Yahudilerin Kudüs’e dair hak iddiaları MÖ 18. yy’da İbrahim’in göçü ile başlamıştır. Bir kentte hak iddia etmek için sürekli efsanevi bir kuruluşa ihtiyaç vardır. Zira İbrahim, oğlu İshak’ı Kudüs’te yer alan Moriah Dağı’nda tanrıya kurban etmek istemiştir.
Yakup’un rüyasında gördüğü ve Musa’nın vaat edilen toprak diye girmeyi arzuladığı yer de Kudüs’tür. İnanışa göre ilk kez Davut burada krallık kurmuş ve oğlu Süleyman bu başkentte mabet inşa etmiştir. MÖ 586’te Babil Kralı Nabukadnezar kenti işgal edip mabedi yıkmıştır.
Böylelikle Yahudiler Babil’e sürgün edilmiştir. Pers kralı Cyros’un izniyle kente geri dönen Yahudiler Süleyman mabedini tekrar inşa etmişlerdir. İskender’in Hellen etkisine direnen Hasmoneanlar Roma vasalı Herod Krallığı olarak Kudüs idaresini devralmışlardır.
Herod öldükten sonra onun vasiyeti üzerine İmparator Augustus (MÖ 27- MS 14) tarafından Herod’un oğlu vasal yönetici olarak kabul edilmiştir. Ancak Augustos’tan sonra yerine geçen üvey oğlu Tiberius (MS 14-37) Herod Krallığını sıkı yönetsin diye vali Pontus Pilatus’u Kudüs’e atamıştır.
Roma’ya karşı isyan başlatan Yahudiler MS 30 yılında Roma baskınına maruz kalıp tekrar sürgün edilmiştir. Kudüs’teki mabetler yakılıp yıkılmış yerine Roma’nın pagan tapınakları inşa edilmiş ve Kudüs’ün adı İlya olarak değiştirilmiştir. İsa’nın da bu dönemde çarmıha gerildiği düşünülmektedir.
MS 324’te Konstantinus tarafından Hristiyanlara hak verilmiş ve Kudüs’e kiliseler yapılmaya başlanmıştır. MS 638’de Halife Ömer tarafından alınan Kudüs 1099 yılına kadar Müslümanların yönetiminde kalmıştır. Bu tarihten sonra kent yaklaşık 100 yıl boyunca Haçlılar’ın kontrolüne geçmiştir.
Haçlılar’ın diğer dinlere mensup kişilere dinlerini yaşamaları için müsaade etmedikleri söylenmektedir. 1187’de Selahattin Eyyubi’nin Kudüs’ü fethiyle dini özgürlükler hoşgörüyle karşılanmış ve 1. Dünya Savaşı’na kadar Kudüs Müslümanlar tarafından yönetilmiştir.
Bugün ise hoşgörü, kardeş olan iki halk arasında dini propagandalar ve çıkar çatışmalarına yerini bırakmıştır. Aslında uzlaşının zor olmadığı aşikârdır. Ancak Doğu Akdeniz’de üstünlük kurma rüyası gelecekte de Kudüs’ü hem kutsal kılacak hem de dinler arasındaki çatışmayı besleyecektir...