En büyük kazık Piro’dan...
Ne büyük kandırılmışız, ne büyük yanıltılmışız, vay ki vay halimize, ferasetimize, aklımıza. Kendi hesabıma söyleyeyim bu kadarını da beklemiyordum adı Kemal olan bu adamdan, berbat yanıldım. Benim etkimde kalıp da Piro dedikleri bu adama oy veren herkesten özür diliyorum.
*
Senin yaptığını hiç kimse kendi kavmine yapmadı Piro, ömrünü zalim yönetimlerin karanlık dehlizlerinde çürüten Bitlisli Kamuran İnan bile senin yaptığını yapmadı kavmine, senin içine düştüğün çukura düşmedi. Hiç olmazsa Kürdü gördüğünde cin çarpmışa dönmüş bir kafatasçıyla, Alevi duyduğunda imanı gevreyen bir ırkçıyla ‘protokol’ adı verilen bir akit yaptığını duymadık, böyle bir imaya bile tanık olmadık, ne yaptıysa açık açık yaptı, ne düşündüyse açık açık söyledi, anlayacağın konuştuğu gibi yaşadı adam. Ya sen, sen düpedüz milyonlarca Kürdü, en büyük de Aleviyi kandırdın, sana destek veren, seni bu ülkenin başında görmek isteyen benim, bizim, milyonlarca insanın güvenine, inancına sapladın pisliğe batırılmış kazığını, terteleci kazığını…
*
Milyonların gözünün içine baka baka, "O protokolle ilgili konuşmam doğru değil. İki kişi arasında yapılan ve iki kişinin namusuna teslim edilen bir protokoldür" diyorsun Piro, pişkin pişkin. Kürtlerin, Alevilerin, solcuların, demokratların, yüreğinde insan sevgisi, kardeşlik duygusu olanların, memlekete barışın, huzurun gelmesini isteyenlerin, dahası milyonların umudu, heyecanı, emeği senin namusuna, haysiyetine teslim edilmemiş gibi, bir tek o ırkçı, bu ülkede Türk’ün dışında hiç kimseye hayat hakkı tanımayan o adama verdiğin sözler, onunla yaptığın kirli pazarlıklar senin namusuna teslim edilmiş gibi konuşuyorsun zere kadar sıkılmadan, utanmadan. Daha ne diyeceksin Piro, daha hangi yüzle sana umut bağlayan toplumun içine çıkacaksın Piro. Bizi ne büyük yanılttın değil mi Piro, ne büyük halkların umuduyla oynadın Piro. Gençlerin, çocukların hayaliyle öyle bir alay ettin ki, öyle bir oynadın ki bin yıl da geçse unutulmayacak, bin tertele daha üzerinden geçse de bir an bile akıldan çıkmayacak…
*
Hızını kesmiyorsun pişkin Piro, bir an bile yüzün kızarmıyor Piro, konuşmaya devam ediyorsun Piro, bu defa da "Benim bu konuda konuşmam en azından ahlaki olarak doğru değil" diyorsun. Gözümüzün içine baka baka hala ahlakçılıktan dem vuruyorsun, sözünün adamı olmaya çalışıyorsun ama nafile, boşuna debeleniyorsun. İçine düştüğün durumu, yediğin naneyi açıklamak, kamuoyu ile paylaşmak, milyonlardan özür dilemek, halkın büyük ferasetine sığınmak, dahası hiçbir beklentiye girmeden senin için canla başla çalışan milyonlardan aman dilemek ahlaki değilmiş gibi, erdem değilmiş gibi konuşuyorsun, dahası bize kazık atmaya devam ediyorsun. Bir tek yakından bildiğimiz, tanıdığımız ırkçı profesöre verdiğin sözleri, önü arkası belli olmayan terteleci protokolü açıklamak ahlaki değilmiş. Yesinler senin ahlak anlayışını, Piro…
*
Irkçı profesörle imzaladığın kıyım protokolünü bir de namus akidi diye bize yutturmaya devam ediyorsun hiç sıkılmadan, hiç haya duymadan Piro. Aslı astarı olmayan hayatının sırını, daha doğrusu reis-i cumhur olabilmek için uydurduğun Türklük hikayeni, uydurma şecereni, milyonlarca güzel insana kurduğun büyük tuzağını ifşa edecekmişsin, büyük yalanını açığa çıkartacakmışsın gibi panik halinde, "Protokol evet var, ikimizin arasında imzalandı. Bu protokol kamuoyuna açık bir protokol değil" diyorsun Piro. Protokol dediğin bu akitte neler var, neyin ittifakını yaptın bu adamla deyince de başımıza ahlak adamı kesiliyorsun. Oysa ki milyonlarca insan deklere ettiğin, kamuoyu ile paylaştığın bildirgeye bile bile oy verdi, saklı gizli pis emellerine değil. Bu doğru değil diyorsan, iğnenin ucu kadar sana haksızlık yapıyorsak bir an önce bu meret akiti açıkla, bu lanet protokolü açıkla ki gereksiz yere seni bu kadar itip kakmayalım, düşkün ilan etmeyelim, ölümüne hukukunu koruyalım, senin kurda kuşa yem edilmene müsaade etmeyelim, öyle böyle değil dağ gibi arkanda duralım Piro…
*
Şoktan çıkamıyorsun bir türlü, senden bekleneni açık etmemek için elinden geleni yapıyorsun, ama olmuyor. Sonunda lafı namusa getiriyorsun yine, ama şaşkınlığını saklayamıyorsun, ortalığa saçılan rezilliğini gizleyemiyorsun. Sanıyorsun ki bir tek sen namuslusun bu memlekette, sanıyorsun ki namusu iş çevirdiğin kapalı kapıların arkasında zapt etmişsin, esir almışsın, zincire vurmuşsun, sonsuza kadar orada tutabileceksin, gün yüzüne çıkmasına, eşkere olmasına izin vermeyeceksin. Namusun bekçisisin ya, sözünün erisin ya, dürüstlüğün timsalisin ya ondan göğsünü kabarta kabarta durmadan namustan dem vuruyorsun, hiç sıkılmadan, arlanmadan tekrarlayıp duruyorsun. Bir de durduk yere hiddetleniyorsun, öfkeleniyorsun daha da inandırıcı olmaya, haklı çıkmaya çalışıyorsun, "Dolayısıyla ikimizin namusuna teslim edilmiş bir protokoldür" demekten kendini alıkoyamıyorsun Piro, bizi en büyük kazıklayan Piro…
*
Attığın hayatımızın en büyük kazığı yetmiyormuş gibi, bir de bize efelik yapıyorsun, yumruğunu sıkıyorsun suratımızda patlatmak istercesine, bu yetmeyince bu defa daha da hiddetleniyorsun, "Nokta" diyorsun Piro, her neye, her nereye noktayı koymak istiyorsan Piro. Ama bizim bu meseleye nokta koymaya hiç niyetimiz yok, olmayacak, dürüstlüğün abidesi olarak bellediğimiz Piro, gözlerindeki fere itibar ettiğimiz Piro, Kureyşan Ocağı’nın evladı bildiğimiz Piro, Düzgün Baba’nın neferi sandığımız Piro…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.