ELEKTRİĞE ZAM HAYATIMIZA NASIL YANSIYACAK?
Her geçen gün alım gücümüz düşerken, yaşam koşullarımız bir önceki günü aratıp, tükettiğimiz her şey daha pahalı hale gelirken elektriğe yapılan zam haberi yoksulluk sınırında yaşayan insanları bu kez daha derinden sarsacaktır.
Emekliye şimdilik zam düşünülmezken ve asgari ücret yerinde sayarken üretimin ana kalemi olan elektriğe yapılan % 38’lik zam sadece evlerde ve iş yerlerinde kullanımıyla sınırlı kalmayacak. Bunu her zamanki tecrübemizden biliyoruz. Kademeli olarak piyasalarda tüketim malzemelerinden, kiralardan ulaşıma kadar nasıl yansıyacağını göreceğiz. Emeklilerin ve asgari ücretlilerin aldıkları maaşlarında artış olmayacağına ve cepteki paranın da alım gücünün sürekli düşmesi zorunlu olarak günlük ihtiyaçlarımızdan biraz daha feragat etmemizi getirecektir. Nereye kadar feragat edeceğiz diyenler olabilir.
Henüz açlıktan kimsenin ölme durumu olmadığına göre daha feragat edecek bir şeyler var demektir. Alınan asgari ücret başka ülkelerle kıyaslanıyor ama bu paranın alım gücü hiç hesabı yapılmıyor. Elektriğe ve diğer yakıtlara yapılan zamlar üretim maliyetlerini arttıracağından dolayı bu zor ve sancılı dönemleri ne zaman ve nasıl atlatacağımız konusunda beklememiz ve sabır göstermemiz tavsiye ediliyor. Tok açın halinden anlamadığı için onlara her gün bayram misali her yer güllük gülistanlık. Geniş bir kesim geçinemiyoruz diye ne kadar zorlandıklarını dile getiriyorlar. Ama ufukta bu düzelmenin nasıl olacağı soruları yanıtsız ve havada asılı kalıyor.
Maliyet fiyatlarının artması ve emeklerinin karşılığı alamadıklarından dolayı küçük üreticilerin bir kısmı köyünü ve tarlasını bırakarak şehirlere göç ediyor. Ama bunun da kalıcı bir çözüm olmadığını kısa sürede hayat onlara gösteriyor ancak bir daha geri dönüş de pek kolay olamıyor. Bütün ömrümüz kavuşup kavuşmayacağımızın belli olmadığı, sürekli ileriye doğru ertelendiği tavsiye ve önerilerle avunuyoruz. Bazen insan düşünebilme zamanı ve soru sorma yeteneğini kaybetmemişse acaba sorunlar yumağının oluşturduğu girdap içinden çıkabilecek miyiz? Ve en önemlisi de bu ölümlü dünyadan göçüp gitmeden önce refaha kavuşma ihtimalimiz var mı? Gelecekten umutlu olmak gerekir ama gerçekçi de olmak gerekiyor. Bu olasılığı insan düşünmeden edemiyor. Eskilerin dediği gibi böyle gelmiş böyle mi gidecek. Bu dünyada varlıklılar ve yoksullar olarak kaderimiz değişmeyecek mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.