Aziz ERİM

Aziz ERİM

PİKNİK BOZO

PİKNİK BOZO

Asıl adı Mehmet Ekici’dir, aslen Erzurum’ludur, babası Cumhuriyetin kuruluşundan önce Erzurum’daki kargaşa-savaş ve zor yıllardan olsa gerek Diyarbekir’e göç etmiştir, daha Diyarbekir Diyarbakır ismini almamıştı,

Mehmet Ekici 1935 doğumludur Saraykapı semtinde Diyarbekir kültürü ile büyümüştür, ‘Bozo’ lakabını beyaz tenli ve sarışın olduğundan dolayı almıştır.

Önceleri Turistik Otel’in mutfağında soğuk mezeci olarak çalışmış sonradan Turistik Otelin Restoranında garsonluk yapıp, mesleğe çekirdekten başlayanlardandır, hoşsohbet, nükteyi seven, esprili ve lafı gediğine sokan bir kişiliğe sahiptir…

Dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel Diyarbakır’a geldiğinde Turistik Otelde şerefine verilen yemekte sunum ve servisi Bozo lakaplı Mehmet Ekici ve Kafeterya Cemal lakaplı garson arkadaşıyla beraber yapmışlar.

Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel o ünlü ırkçı konuşmasını o günlerde yapmıştır:

“Kürt yoktur! Kim Kürt vardır diyorsa yüzüne tükürün!”

1961 Cemal Gürsel’in Diyarbakır konuşması…

O konuşmadan sonra biz de sağımıza baktık Kürt, solumuza baktık Ermeni, Ezidi, Keldani, Süryani ve inkârcıları tükürük seline boğduk, pür neşelendik pür!

1964-65 yıllarında Dilan Sinemasının altında Mehmet Ekici tarafından “Piknik Bozo” meyhane olarak işletmeye açıldı, Diyarbakır’ın ilk meyhanelerindendir…

Piknik isminin nereden geldiğini araştırdığımda Mehmet Ekici’nin yaşamı hayatı güzelleştirip eğlenceli haline getirip, piknik güzelliğinde, tadında yaşamasından aldığı söylendi…

Mehmet Ekici; hoşsohbet, neşeli, mukallit, nüktedan, lafı gediğine sokan, çevreye duyarlı, insan ve sarhoş psikojisini çok iyi bilen bir şahsiyetti…

Müşterileriyle birebir ilgilenen ve onlara laf yetiştiren bazen babacan, bazen ağabey bazen de bir kabadayı edasıyla sükûneti her daim sağlamıştır…

Mehmet Ekici Turistik’in mutfağından yetiştiği için soğuk ve zeytinyağlı mezeleri sunumu mükemmeldi, bu mezeleri kendisi evde eşi ve annesi Rahle Hatunla birlikte hazırlardı, zamanla meze işleri sadece eşi ve annesi tarafından hazırlanıp Rahle Hatun tarafından bakır sinide, sefertasında Saray kapıdan işyerine götürürdü…

O dönemde tekel bayiler içkili mekanları gayrı-müslimler işletirlerdi, mahallede Bozo için gayrı-müslim derlerdi, oysa ramazanlık geldiğinde Bozo ramazan boyunca mekanını kapatır, şalvar giyerdi 5 vakit namaz kılardı, camiden çıkmazdı, Babaannem hep takdir ederdi onu, duasını esirgemezdi, mahalle abisiydi, herkesin derdine koşardı yardım severdi, olgun ve anlayışlı bir şahsiyetti…

Mekânın mutfak malzemesini kendi gidip alırdı, sepetli bir hamalı vardı o getirirdi, yoğurtu, meyvesi, sebzesi falan, işini çok severdi…

Nedense Rahle Hatunu hep Kızılderili’lere benzetmişimdir, gözleri hep uzakları gözlerdi ve bilgece konuşurdu, lafı gediğine sokardı, hazır cevaptı belki de o yüzden benzetmişim!

Dominat bir kişiliğe sahipti, aileyi toparlayan ve yöneten oydu, sözünün üstüne söz olmazdı dediği dedikti, aynı sokakta otururduk kapı komşumuzdu, mahallede de öyleydi liderlik vasıfları vardı, sözünü esirgemezdi, komşuluk ve insani ilişkileri mükemmeldi yardımseverdi gün geçirmiş bir kişiliğe sahipti…

Rahle Hatunun isminin doğru söyleyeni görmedim, Rahle yerine”Leqleq” hanım derlerdi…

Rahle Hanım mezeleri yapıp meyhaneye götürür buzdolabına dizer işyerini düzenleyip gelirdi, akşamüstleri kapı önünde oturup sigarasını tüttürür, çayını kahvesini içerdi, oturduğu yer Saraykapısının çaprazındaydı, tüm cadde ve sokak görüş alanındaydı, bir haksızlık görseydi yüksek sesla düşünürdü ve müdahale ederdi, amcamlar tam karşıda odun satarlardı, Mecit ve Gafur Amcalarımla çok iyi anlaşırdı…

Dörtyol yönünden saraykapıya doğru hergün mütemadiyen itfaiye arabası caddeyi sular ve itfaiye arabası yönünü çeltik fabrikasına çevirip dönüş yapıp Dörtyol yönüne giderdi, Rahle Hatun buna çok sinirlenirdi ve yüksek sesle söylenirdi:

-Hemen dönüş yap ha, dönüş yapmazsan imanın eksilir, bu cadde toprak asıl burayı sulaman lazım…

Gafur Amcam karşıda odun ardiyesinin önünde oturuyordu Rahle hanımın bu kadar sinirlendiğini görünce sordu:

-Leqleq Hanım noldu yine niye sinirlendin?

Rahle Hatun, amcama dönerek:

-Niye sinirlenmeyeyim Gafur, asfaltı sulilar, burası toz toprak burayı sulamılar gel de sinirlenme! -Leqleq Hanım şoför emir kuludur, amirleri ne diyorsa o da onu yapıyor…

-Ne yapmam lazım Gafur, bu devran hep böyle mi devam edecek, bişeyler yapmak lazım! –Belediye başkanına çıkmak lazım, senin ağzın laf yapıyor topla mahalleden birkaç kadın başkana çık derdini anlat!

-Doğri deyisen Gafur, benim adım Rahleyse ben bu işi yaparam!

Ve Rahle Hatun mahalledeki kadınları toplayıp başkana çıkar meramını anlatır, Başkan bu duruma çok sevinir ne derdiniz varsa gelip söyleyin çözüm bulalım ana der… Ve o günden sonra itfaiye arabası her gün Saraykapıdan Dağkapıya kadar cadde sulanmaya başladı… İler ki yıllarda Rahle Hatun Avukat Edip Güzel’e danışıp fikir alıp dilekçe yazdırdı, taktı kadınları peşine Belediyeye gittiler toprak caddeyi onun sayesinde beton döktüler, saraykapıdan Dağkapı itfaiyesinin önüne kadar…

Mahalledeki çocuklarla birlikte Dağkapıdaki Tatlıcılar Oteli yani Gökdelenin açılışı varmış bizlerde gittik orduevinin önünde toplaştık ama nöbet tutan askerler bizleri kovdular bizde Emirgan Çay Bahçesinin orda açılışı izledik, bir sürü çiçekler vardı, konuşmalar oldu sonra kurdele kestiler, halk oyunu ekibi gösteri yaptılar.

O zamanlar Diyarbekir’de tek bir çiçekçi vardı, o da Demir Otelinin çaprazındaydı mahalleden bir arkadaşımız o çiçekçide çalışıyordu bu çiçekleri biz yaptık diyordu ballandıra-ballandıra anlatmaya başladı sonra bir mucit edasıyla bize dönerek;

-İki gün sonra gelip bu çelenklerin olduğu tahtaları alıp ustaya satalım sinema paramız çıkar… -Ustan alır mı ki bu tahtaları?

-Kırmadan götürürsek alır…

Sözleşip anlaştık arkadaşlarla… Dönüşte Rahle Hatunu gördük o da meyhaneye mezeleri götürmüş, elinde büyük bakır sini, sefer tası ile eve doğru gidiyordu, hemen elinden siniyi ve sefer tasını aldık biz taşıdık eve kadar… Evin önüne gelince Mecit Amcam Rahle Hatuna dönüp:

-Leqleq Hanım baxiyam çete kurmuşsan ha!

–He Mecit bende çete reisi olmuşam annadın mi? Mecit hele biraz bak, sahan ne diyecağam! -Söle Leqleq Hanım seni dinliyem?

-Mecit bugün Bozoya meze götürdüm, geveze bir serhoş masada oturi bende mezeler buzdolabına dizidim, durmadan laf ati ses etmedim önce dedim ki şimdi susar, daha da gevezeleşti velhasıl bir iki cevap verdim sustu şükür dedim kendi kendime… Masaları temizledim Bozo yoktu komide bu işleri bilmi annadın mi? O serhoş gine gevezelığa başladı… -Rahle Hanım, Şeyhmus’un gökdeleninin açılışı var sen getmedın mi?

Ya star dedim kendi kendime bu kaşıni bunu kaşımak lazım dedim…

-Ben niye gidiyem açılışa sen gideydin ya xırbo!

Güldü şarabından bi fırt çekti:

-Benim ne işim var açılışta…

-Benim ne işim var otel açılışında xırbo!

-Hani dedim belki götdelende mutfakta sana göre bir iş olur çalışırdın?

-Ya sabır, ya sabır çektim bela geliyorum demez dedim kendi kendime annadın mi Mecit! -Ee Leqleq Hanım sen ne yaptın?

–Ne yapayım Mecit dedim ki; sen gökdelende gelen müşterilere g.tünü gösterirsin, karını da garson olarak çalıştırırsın pis serxoş elime kepçeyi aldım üzerine yürüdüm arkasına bakmadan kaçti eyi etmiş miyem?

-Valla eksik yapmışsan gerek kepçeyi kafasına geçirecağtın?

-Ne deyiyem Mecit bu serxoşlar var ya içmedığları zaman kedi gibidirler zıkkımlanınca da aslan kesililer, hele o pavyonlar sokağındakiler; ispirtocusu, alkoliği hepsi bir ayrı bir alem…

Dilan önünde ispirtocusu, keko yürüyüşler,

Ayakkabının terkisi kırık

Ceket omuzda

Sinkaflıdır narası

Alkol bağımlısı…

Konsmatrist gezmesi, pezevenk sürtmesi, pavyon raconu, madrabaz müziği, hanendesi, sazendesi tam tekmil!

Bozo’nun meyhanesinde lingo-lingo şişeler, ardısıra bakış fırlatmalar; emanetler kınından çıktı, çıkacak! Agora meyhanesinde bir içli şarkı:

“Burası Agora meyhanesi

Burada yaşanır aşkların en divanesi

En şahanesi…”

Piknik Bozo’da meyhane muhabbeti, Çingen faslı, ses sesi boğazlar, nefesler-nefesleri… Muhabbet faslında çok cümlelerin beli kırılır, anıların da!

21.01. 2023

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aziz ERİM Arşivi
SON YAZILAR