İnsanoğlu doğa ve kendi arasındaki ilişkilenme zorunluluğu sonucu çıkardığı sesler uzun zaman sonra evrimleşerek dile dönüştü. Dil, insanoğlunun; bir iletişim ve kendini ifade etme aracı oldu. Bir ana çocuğunu dünyaya getirdikten sonra ona ilk hecelemeyi anne öğretiyor. Çocuk ağladığında ilk anasının ezgileriyle uyuyor. İlk mamayı, ilk sütü, ilk suyu nasıl isteyeceğini ilk önce annesinin dilinden öğreniyor. Çocukla ana dil birbirinden ayrılmaz bir bütünlük oluşturmaktadır.

        Ana dil sadece evde öğretilen bir iletişim, kendini ifade etme aracı olmanın ötesinde; bireyin, halkın bir kimliği, varoluş nedeni oluyor. Halklar dilleriyle var oldular. Dilleriyle özdeşleştiler. Değerler içeren özellikler yüklendi.

       Toplum özgür bir gelişim içerisindeyse dilin gelişimi de özgürce olmaktadır. Kültür ve edebiyat alanın da zengin yaratımları ortaya çıkarmaktadır.

         Eğer toplum özgür değilse dilde özgür değildir. Gelişmesi durağanlığa, gerilemeye, hatta yok oluşa doğru gidiyor. Tarihte günümüze ulaşamayan birçok halk ve uygarlık gibi onlara ait diller de tarihin sayfalarına not olarak düşmüştür. Halk bir direnç içerisine girdiğinde; halkla birlikte dil de direniyor. Bugün Latin Amerika’da yaşamış olan İnka, Aztek, Maya kültürlerinden, halkından ve dillerinden eser kalmamıştır.

       Günümüzün sorunlarından biri de kültürel yozlaşmadır. Kültürel yozlaşma sadece yaşam alışkanlıklarını, kişilikleri, ahlakı değil; en başta dili bozmaktadır. Kapitalist kültürün globalleşmesi; etkilerini yerel, bölgesel dillere de yansıtmaktadır. Bu kültüre karşı durabilmek aynı zamanda dilin doğru kullanılmasıyla da bağlantılıdır. Kültürel yabancılaşma, insanların diline yabancılaşmayı getirmektedir. Böyle olunca dil de insanlara yabancılaşmaktadır. Globalleşen kapitalist kültür, kozmopolit kültür ve dili ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla sınır tanımayan bu akım günümüzün vebası gibi geleceğimizi tehdit etmektedir.

      Halkların kendi kültürüne, tarihine, topraklarına yabancılaşması; diline de yabancılaşmayı ortaya çıkaracaktır. Kültürler nasıl sınırları aşarak tüm insanlığın zenginliği sayılıyorsa dillerde tüm insanlığın zenginliğidir.