Adam gibi üç-beş Diyarbakır yazısı yazıp gönülleri, gönlümüzü hoş edelim diye düşünürken, birkaç yazıyla olumlu atmosfer yakaladık derken yine 3-5 ağaç meselesine döndük. Ağaç nedeniyle kopan fırtınanın son kurbanı Berkin’in ölümü Türkiye’nin bütün coğrafyalarını yasa boğdu.

Taksim direniş fırtınasının dindiğini sanan zihniyet son iki gündür kopan ‘Berkin’ kasırgası önünde nasıl duracaklarının hesabını yapmakta zorlanıyorlar. ‘Berkin kasırgası’ son nokta gibi görünüyor. Gezi olaylarının başlangıcından bu yana yaşamını yitiren/katledilen gençlerle ilgili ülkeyi yönetenlerin tavrı-tarzı son derece ayrıştırıcı, ötekileştirici ve düşmanca bir hale dönüşmesinden dolayı biriken öfke Berke’nin yaşamını yitirmesinden sonra patlama yaptı.

Cemaat, 17 Aralık, yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık gibi nedenlerden gitmesi beklenen iktidarın direnişi bir türlü kırılamadı ancak, Berkin’in tek başına 269 günlük tek başına direnişi iktidarın direnişini kırmaya yetecek gibi görünüyor. Sadece Türkiye’de değil, Dünyanın birçok ülkesinde Berkin’in ölümüyle ilgili protestolar gerçekleşti. Çünkü vicdanlar sızladı. İktidar ise vicdanla cüzdan arasında sıkışıp kaldı.

‘Güvenme güzelliğine bir sivilce yeter, güvenme zenginliğine bir kıvılcım yeter’ sözünü iktidar büyük harflerle yazmalı, karşısında durmalı ve üzerinde düşünmeli. Berkin’in ölümü sivilceyi patlatır, kıvılcımı büyütür.

Şimdi ne olacak?

Demokratikleşme, insan hakları, evrensel hak, hukuk adalet, çözüm süreci, Kürt meselesinin çözümü gibi yürütüldüğü söylenen, bir miktarda yürüyen süreçler yarım askı halindeyken, şimdi tam askıda gibi görünüyor. İnanç, güven tamamen kaybolmak üzere. Sol, sosyalist, sosyal demokrat güçlerin, topyekûn demokrasi güçlerinin buradan hareketle önümüzdeki yeni dönem için ortaklaşma süreci başlıyor gibi. Türkiye halklarının geleceği için mücadele verenlerin kendilerini yeniden dizayn etmesi artık kaçınılmaz.

Kıvılcım büyüyor, sivilce patlamak üzere.