Seçim Süreci-1
Demokratik kültürde seçimler, yurttaşlık bilincinin gelişmesi ile ülke yönetiminin belirlenmesi açısından hayati öneme sahip araçlardandır.2023 seçim sürecini ele almadan önce ülke politik geçmişine şöyle bir özet geçmekte fayda var.
Ülke siyasi geçmişine baktığımız zaman, Osmanlı’da ilk genel seçimler 23 Temmuz 1908’de 2. Meşrutiyet’in ilanıyla beraber aynı yılın kasım ve aralık aylarında mebus seçimi ile gerçekleştirildi. Cumhuriyet Türkiye’sin de ise genel seçimler, 28 Haziran 1923 tarihinde 2. Dönem milletvekillerini belirlemek için yapıldı.
Cumhuriyet ile beraber uzun süre tek partili sistem uygulandı. Çok partili hayata 1946 yılında Milli Kalkınma Partisi(MKP) kurularak geçilmiştir.
Çok partili sistem, oy hakkı olanların birden fazla parti arasında seçim yapabileceği bir sistemdir. Çok partili sitemler demokratik ve çoğulcu niteliktedir. Bu sistem tarihte ilk kez Yunanistan’daki şehir devletlerinde uygulanmıştır.
Ülkemizde çok partili hayata geçiş demokratik kültürün yerleşmesi için gerçekleştirilmiş olsa da, vesayet sistemi anlayışından gerçek manada uzaklaşılmamıştır. Tek başına iktidar olan partiler, demokratik araçları geliştirmek yerine kendi hegemonik alanlarını geliştirmek için çaba harcamışlardır. Bu anlayışın etkisiyle partilerin devletleşme stratejilerinin ve bu yönde yapılan kurumsallaşma faaliyetlerinin etkisiyle başka partileri, hatta kendi seçmenleri dışındakileri de ötekileştirmişlerdir. Bu durum çok partili hayata geçişten sonra demokratik ilke ve kuraların yerleşmemesinin önemli bir sonucudur. Buna genetik sosyal kodların refleksi de denilebilir.
1946 dan bu yana ülke sürekli sağ politik anlayış ve iktidarlarla yönetildi. 1965 seçimlerinde TİP(Türkiye İşçi Partisi)14 vekille ilk kez bir sosyalist parti temsiliyetimkânı buldu. 1970 lerle beraber sol anlayışın halkla buluşmasının engellenmesi için her türlü yol devreye sokularak, marjinalleştirme siyasetleri etkili kılınmaya çalışıldı. Darbeler, tutuklamalar ve idamlar sol, sosyalist ve devrimci hareketlerin parçalanması ve bazılarının silinmesine yol açtı. Kendi içlerinde onlarca parçaya bölünmüş olmaları sağ politik çevrelerin iktidarlarını pekiştirmiştir.Her ne kadar Ecevitli siyasetle bir dönem küçük bir sol toparlama olmuş olsa da bu durum lokal kalmıştır.
1980 darbesinden sonra iktidara getirilen Anavatan Partisi’ aracılığıyla, pragmatist anlayış hâkim kılınmaya çalışılarak, devlet kademelerine yerleşmek için kadrolaşma hamlesi gerçekleştirildi. 80’li yıllar ve 90 ‘lı yıllarla beraber apolitik bir neslin yetişmesi için popülizm topluma empoze edilmeye çalışıldı. Ekseni eğik bir siyasi kültür iklimi yaratıldı.
Daha önce çeşitli sol yapıların içinde mücadele veren Kürtler, kendi kimlik ve siyasetleriyle meclisteki temsiliyetlerini ilk kez 1990 yılında kurdukları HEP’in( Halkın Emek Partisi)1991 seçimlerine SHP(Sosyal Demokrat Halkçı Parti) ile ortak bir şekilde girmeleriyle gerçekleştirmişlerdir.
Tek parti iktidarlarının sona erdiği, koalisyon hükümetlerinin olduğu dönemlerden sonra iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi, her ne kadar vesayet sistemine karşı geldiğini vurgulamış ve merkez sağda kendisini konumlandırmış olsa da, ilk dönemlerinden sonra çizdiği çizgiden, eleştirdikleri tek parti vesayetine doğru aşamalı bir biçimde geçmişlerdir. Nitekim Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle, tek parti diktatörlüğü olarak eleştirdikleri CHP’ li yılların daha da ötesine geçerek baskı rejimini kurmuşlardır.
2016 yılında bölgede gerçekleşen “Hendek Savaşı” ile FETÖ kalkışma süreciyle beraber iktidar, milliyetçi Hareket Partisiyle kurduğu ittifakla, baskıcı rejimi en üst seviyeye çıkartarak, tüm muhalifleri etkisiz hale getirme dönemini devreye soktu. Özellikle Kürt siyasi yapıları ve kazanımları en önemli hedefleri haline geldi.
Cumhuriyet tarihi boyunca sistemin Kürt refleksi, küçük ara dönemler hariç, iktidar değişimlerinde dahi benzer şekilde olmuş, hatta bazı dönemler daha da yıkıcı hal almıştır.1990 ‘lı yıllardaki yasaklamalar, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki yasaklamaları geride bırakmıştır. Günümüzde ise 2015 seçim sürecinden bu yana, Kürt siyaseti üzerindeki baskı, geçmiş dönmeleri aratacak düzeye ulaşmıştır. Kayyumlar, binlerce tutuklamalar, KHK’lar la işten atılmalar, parti eşbaşkanlarının siyasi kararlarla cezaevlerinde tutulmaları ile parti kapatma davası bu baskı rejiminin en büyük yaptırımlarıdır.
Seçim sath-ı mailine girdiğimiz bu dönemde farklı ittifakların ve siyasi stratejilerin cereyanında bir süreç yaşayacağız.
Ülkenin tarihi önemde bir dönemeçten geçeceği 2023 seçimleri, “eski Türkiye” ile “yeni Türkiye” ve “Demokratik Cumhuriyet” tartışmaları ekseninde şekilleneceği ortada. Bu açıdan bakınca, Cumhur, Millet ile Emek ve Özgürlük İttifaklarının seçimin ana özneleri olacağı bir seçim süreci bizi bekliyor. Bu siyasi kombinasyonlar da en stratejik ve belirleyici güce, Cumhur ile Millet ittifakı arasındaki matematiksel yarışta, Emek ve Özgürlük ittifakının sahip olacağı su götürmez bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. İşin aslına bakarsanız program olarak en demokratik ve sorunlara somut kalıcı çözümler sunan programın, Emek ve Özgürlük ittifakına ait olduğunu tüm ittifak programlarını göz önünde tuttuğumuzda belirgin olarak dikkat çektiğini söylemek mümkün.(Seçim kampanyaları başladığında ittifak programlarını daha net olarak karşılaştırmak mümkün olacaktır)
Uzun yıllardır gerek seçim barajları gerekse başka gerekçelerle sistem güçleri tarafından toplumdan izole edilen sol yapılar,ciddi bir toparlanma çabasına girmiştir. Önemli bir kısmı Emek ve Özgürlük blokunda, yine sol gelenekten gelen önemli bir kesimin de Sosyalist Güç Birliğinde bir araya geldiğini görmekteyiz. Sol cenahtaki bu hareketlenme tarihi öneme sahiptir. Özlenen sol iktidar veya en azından mecliste çok daha güçlü bir temsiliyetisağlayabilmek için, ideolojik saplantılar ve önyargıların ötesine geçilerek, temel ilkelerde yek para bir güç oluşturulması gerekmektedir. İktidarın tükenmişliği ve ülkenin içinde bulunduğu koşullar, sağdan sola geçişi hiç olamadığı kadar kolaylaştırmıştır.
Seçim sürecine ilişkin genel siyasi tablonun, herkesin tahmin edebileceği şekilde belirginleşmeye başladığı bir evrede, Türkiye siyaseti, sağ taraftan yine değişken, tutarsız tarafını gösterdi. Millet ittifakının önemli ortağı olan İYİ Parti, siyasi çıkarlar ve başka hesaplar için bir manevra yaparak, kritik dönemlerde kendilerine destek olan CHP ile ters düşerek ciddi anlamda tutarsızlık örneği gösterdi. Akşener’ li siyaset, 6 lı masaya karşı sert açıklamalar yaptıktan birkaç gün sonra tekrar bir u dönüşüyle geri gelmiş gibi, tabi ülke sağ siyasi geleneğinde yirmi dört saatte çok şey hızlıca değişebilmektedir. Şimdilik 6 lı masada kriz çözülmüş, Cumhur adayı belirlenmiş durumda. Siyasi dengelerin yeniden kurulacağı yeni bir süreç başladı. İlerleyen zamanlarda stratejik hamlelerin ve yeni hesapların gerçekleşeceği döneme girdik.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.