Geçen hafta ki yazımdan yola çıkarak sanatçının maneviyat duygusunu sizlere aktarmak istedim.

Hiç şüphesiz ki felaketler, kötü olaylar gibi dayanışma gereken durumlarda ön saflarda sanatçılar yerini alır. Sizce bu tesadüf mü? Yoksa sanatla uğraşan kişiler, maneviyat ve aidiyet duygusu yüksek kişiler midir?

Maneviyat nedir öncelikle biraz onun üstünde duralım.

Kişinin iç dünyasıyla ilgili her şey maneviyat olarak nitelendirilir. Duygu ve düşünceleri kapsayan derin bir kavram olup zaman zaman din alimlerince dindarlığın duygusal boyutunda yaşanan bir deneyim olduğunu savunurlar. Merhamet etmek, yardımlaşmak, kendinden güçsüzü korumak gibi eylemlerde maneviyatın doğurduğu öğelerden birkaçıdır.

Ucu açık bir görüş olsa da hiç şüphesiz sanatla uğraşan kişilerin maneviyatı yüksektir. Bu durumdan mütevellit dayanışma gerektiren olaylarda elinden gelenin fazlasını yapmaya hazırlardır. Geride bırakmaya çalıştığımız izlerini bir ömür taşıyacağımız felakette de görüldüğü gibi ilk günden son ana kadar sanatçıların katkıları ufak büyük fark etmeksizin büyük bir dayanışma içinde büyümektedir. Peki maneviyat her insanda yok mudur? Elbette cevabını içinizden var olarak seslendirdiğinizi duyar gibiyim. Her insanda maneviyat duygusu vardır. Lakin bunu açığa çıkarmak bizlerin elindedir. Sanat ile uğraşan kimselerde bu bağ kuvvetlidir ve daha kolay dışarıya çıkmaktadır. Sanat maneviyat duygusunu besleyen en önemli üstün yaratıcılıktır.

Sanat sevgisini yayıp sanatçılara destek olunduğu takdirde maneviyat da her bireyde doğru orantıda görülecektir. Çevrenizde tanıklık ettiğimiz kadına, hayvana, çocuğa şiddetlerin son bulduğu, doğaya ve yaşama sahip çıkan bireylerin sadece sanatçılar için geçerli olmadığını göreceksiniz.