Ne dostluk kaldı ne de ahlak!
Bir arkadaşımla sohbet ediyorum, kişisel durumunu, ardından kentin, toplumun genel durumunu soruyorum, arka arkaya sitem dolu sözler dökülüyor ağzından, diyor ki;
‘Nasıl hareket edeceğimizi şaşırdık, kime sırtımızı dönmemiz gerektiği konusunda tereddüt içindeyiz, kime/nasıl güveneceğiz tedirginliği yaşıyoruz’
Araya giriyorum.
‘Çok kişisel değil, genel durum böyle, şahsi algılama’ diyorum.
Girmesem, ya da siteme ortak olsam, ortalık karışacak.
Durum vahim!
Birey-toplum ilişkilerinin son derece deforme olduğu bir dönemi, şimdiye kadar hiç karşılaşmadığım bir dönemi yaşıyoruz.
*
Devam edeyim.
Minibüse biniyorum. Ön koltuk pandemi döneminde büyük avantaj olduğu için kollayarak biniyorum. Ben-Şoför ve arkada yaş almış bir amca var minibüste. Sohbetlerinin üstüne düşüyorum. Şoför de arkadaşım gibi isyanlarda, sitem zinciri kopmuş vaziyette. Toplumun ayarının kaçtığını, ahlak konusunda dibe vuruş yaşandığını, Cinsel ahlak konusunda ayarın tam kaçtığını anlatıyor. Bir de zam meselesindeki ahlaksızlık var ki, konu bitmiyor.
Dahası da var, ancak hepimizin içinde boğulmak üzere olduğu meseleler. Yani, döviz, altın, petrol, yakıt deposu, kira, eğitim masrafı, doğal gaz, elektrik, ekmek, toplu taşıma ücretleri gibi, yaşam hakkı gaspına giren konuların tamamı.
*
Bunların tamamı bir yana, alıştık, alıştırdılar da. Tespit ettiğim ortak konu, yani hem şoför ve hem de arkadaşımdaki sitemlerin toplamından süzülenlerin en önemlisi; arkadaşlık, dostluk, kardeşlik, koruma, kollama, yardımcı olmak, dertlerde ortaklaşmak gibi konuların da toplumsal sahanın dışına, taca atılmış olduğudur.
Evet; asıl sitem bu noktada zaten.
Kim dost, kim düşman kestirmek zor!
En içinden çıkılmazı da, dosta da düşmana da ‘şüphe’ ile bakmak, öyle bir psikoloji içinde olmak.
Ne oldu?
Sistem mi bu hale getirdi insanlarımızı ve toplumun önemli bir kesimini?
Galiba öyle, sistem ve onlara yatkın olanların elbirliği ve işbirliğiyle bir finale ortak ettiler bizleri.
‘Gemisini kurtaran kaptandır,
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’
Anlayışıyla yürünen yolda geldiğimiz final de bu oldu galiba.
Şimdi, ne gemi kaldı ne de kaptan.
Sonra, başkalarına dokunması için teşvik edilen yılan da, kimse kalmayınca ‘Bin yaşa’ diyene yöneldi!
Dosta, dostluklara da şüphe ile bakmamızı sağladı bu sistem.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.