“HEDİYE İLE MEDİNE”
[HEDE İLE MEDE] - 2
-Dünden devam-
Yüzlerdeki çizgiler ele veriyordu yaşlarını 62.Çok değil 62 yıl çekmişlerdi ezilmeyi, acıyı, hüznü, erkeğin egemen dünyasını. Onlar egemen değillerdi kendi dünyalarına, eşleri egemendi. Aldıkları birkaç kuruş eve hizmetten öteye gitmiyordu. Eve hizmet, çocuğa hizmet, topluma hizmet… Nede çokmuş hizmet alanları… Peki ya kendileri? Önemli değildi kendilerine olması gereken hizmet yükü. Çünkü onlar hep başkaları için yaşamak zorundaydılar. Hediye ile Medine’ nin kınalı saçları, kınalı elleri kırmızının en tok, en haşin rengine sahipti. Parmaklarını def ve cümbüşten çekip, dağılan kalabalıkla birlikte terk ederler düğün evini. Tarihi bilinmeyen surların gölgesinde yürüyüp evlerine gitmeye çalışırlarken günün yorgunluğu kendini hissettirmeye başlamış, ayakları, yorgun bedenlerini taşımakta zorlanırken Meryem Ana Kilisesi’nin sokağına gelivermişlerdi..
El ele ver gidağ Prothaneye
Kurban olum seni doğan anaya
Seni doğdu, beni saldı belaya
Benim yarim Ermenidir Ermeni
Ermeniyi sevip sevip sarmalı
Nakaratları âşık Müslüman gencin ağzından dökülmektedir. Sevmiş ermeni kızı, kızda sevmiş onu fakat onları ayıran farklı dinlerin mensubu olmalarıydı. Mısraları söyleyen bir erkekti fakat acının en zorunu kendini ifade edememenin acısını çeken ise kadındı. Uzun bir AŞK HİKÂYESİYDİ mısralardan dökülen, iki kahramanı vardı ……. kadın-erkek (Gayrimüslim-Müslüman))…
Ne aşklar duymuşlardı 62 yıllık yaşamlarında. Ama aşk evlerinin küçesinden geçmemişti. Görücü usulüyle evlenmişlerdi. Eşleri olacak erkeği imam nikâhları kıyılırken görmüşlerdi. Ne zor bir durum kadın için… Tanışıp, alışmak zorunda kalmışlardı. Her biri beş çocuk doğurmuştu. Erkekli, kızlı beş çocuk… Bedenlerini çocukları, eşleri için törpülemişlerdi. Saatin yel kovanı ve akrebi sabahın beşini gösterirken işçi sıfatları devreye girerdi.
Yüzlerce yıldan beri Diyarbekir sokakları akşamdan başlanılarak temizlenirdi. Temizliğe başlayan kadınlar, süzgeçli tenekelerle sokak ve caddeleri sularlardı. Sulamayı yapan kadınların arkasından gelen diğer kadınlar buraları süpürür ve çöpleri yol kenarlarına yığarlardı. Kadın eliyle yığılan çöpler, o kadar duyarlılıkla ayıklanırdı ki, karpuz-kavun kabukları ayrı konulur böylelikle oluşturulmuş çöp yığınlarını toplamak üzere erkek işçiler tarafından getirilen eşeklerin yem ihtiyacı karşılanırdı. Onlar Diyarbekir’in kadın temizlik işçileriydiler. Belediyeden belli bir maaş alan ve işçi sıfatıyla çalışan kadınlar. Hediye ile Medine’de onlardan biriydi. Aşlarına bu vasıflarından dolayı katkıda bulunuyorlardı.
1960 ihtilalinden sonra Diyarbekir’e vali olarak gelen Tümgeneral Nezihi Fırat Paşa’nın eşi, kadınların Diyarbekir temizliğini yapan Belediye işçileri olduğunu görünce Paşa’ya:
-“Kadınların çöpçülük yapması kadınlara hakarettir.”diye
Telkinde bulunur.
Nezihi Fırat Paşa kadın temizlik işçilerini böylece görevden alır. Hiçbir tazminat ödenmez. Çoluk-çocuklarını geçindiren kadınların işine son verilir. Bunun olmasını sağlayanda bir kadındır…
Avuçlarının ortasındaki emek gerektiren işi kaybetmişlerdi. Kadına hakaret olmasın diye mi?
Ellerime bakıyorum avuç içimde nice kadın hikâyeleri görüyorum hepside ağır bedelli hikâyeler, bedelimiz çok ağır olmasın istedim. Hediye ile Medine’nin hikâyesini oluşturdum
“Cümbüşün sesi, defin ritmi Hediye ile Medine’nin yaşam ritmi gibi hızlı, dolu ve toktur…”
Not: Prothane, Protestan kilisesi demektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.