Haberimiz olsun, iç Kürt sorunu bitmiş…
Bir Kürt birey veya toplum olarak bu ülkede yaşamıyormuşuz, yada yaşadıklarımızın farkında değilmişiz, ömrümüz boyunca verdiğimiz mücadelenin sonuçlarının bilincinde hiç değilmişiz gibi aklımızla alay ediliyor. Red ve inkar politikaları bittirilmişmiş, biz Kürtler artık ne reddediliyormuşuz nede inkar. Sarayın hukuk politikalarına yön veren Başdanışman Mehmet Uçum böyle buyurmuş, ötesini sorgulamak, karşı argümanlar geliştirmek, buyurulanları tartışmaya açmak dış güçlerin işiymiş, her zamanki tarane…
*
Bay başdanışmana göre paradigma değişikliğine gidilmiş, Kürt kimliği tanınmış, aksini idda edenler dış güçlerin maşasıymış. Bu tespite göre, Kürt adı, Kürt kimliği laf olsun diye tanınmamış, Anayasa ve yasalarla koruma altına alınmış, kapı gibi kararnamelerde, genelgelerde, bilmem hangi belgelerde yer alıyormuşmuş. Bu dünya alemin bildiği bir gerçekmiş, bir tek Kürtlerin bundan haberi yokmuş. Neyse ki başdanışmanın hayırına bizim de, yani biz Kürtler de bu gerçekten haberdar olduk. Var olsun, sağ olsun, Allah adamı sevdiklerine bağışlasın…
*
Kürtlerin ana dilleri, yani dilimiz Kürtçe’nin önündeki yasaklar kaldırılmışmış. Sağır sultanın bile haberi varmış ki okullarda artık Kürtçe eğitim yapılıyormuşmuş, yani Kürtler anadillerinde eğitim yapabiliyormuşmuş. Varsın güzel Kürtçemiz Meclis tutanaklarında “Anlaşılmayan X dil” olarak geçsin, varsın uçaklarda yetmiş iki milletin dili yanında kadim Kürtçemizle anons yapılmasın, varsın Kürtler hastanelerde sıkıntılarını tarif edebildikleri tek dil olan can Kürtçemizle hizmet görmesin, koca başdanışmana yalancı diyecek halimiz yok yani. Kürtlerin az olduğu yerlerde, diyarlarda Kürtçe konuştuğumuz, Kürtçe şarkı söylediğimiz için şiddete maruz kaldığımızı, hatta katledildiğimizi kim söyleyebilir ki. Bu konudaki kimi hakikatler bile başdanışmanı yalancı çıkartmaz, asla…
*
Evet ya, Kürtlerin akademik ve kültürel hakları da tanınmış, başdanışman öyle diyor. Nüfusu 30 milyona yaklaşan Kürtlerin ihtiyacını karşılayan üç, bilemedin beş üniversitede yerel diller bilmem ne dalında Kürtçe dili öğretmeni yetiştiriliyormuş. Üstelik her yıl bir, evet bir Kürtçe’nin Zaza lehçesi öğretmeni, beş, belki de bir iki daha fazla da Kürtçe’nin Kurmancî lehçesi öğretmeni atanıyormuş. Ha, evet, birkaç bin çocuk da anadilleri Kürtçe’yi seçmeli dil olarak seçebiliyormuş. Dersler boş geçse de sonuçta anadillerini seçme haklarını kullanıyorlar. Bir de Kürt kültür sanat deryası TRT Kurdî televizyonu var tabi. Televizyon olsun da varsın Kürtler de izlemesin, ne olacak ki, izlenmese de hizmet hizmettir…
*
Öyle tabi, bölgemizde ekonomik kalkınma da yaşanıyormuş. Organize sanayi bölgelerindeki gelişmeler inanılmaz düzeydeymiş. Gerçek ise başka, Kürt illerinin tamamındaki fabrikaları toplasan bir İzmir, bir Bursa, bir Kocaeli, bir Adana, bir Kayseri, bir bilmem hangi il etmez ama olsun, sonuçta Kürtlerin bölgesinde de artık fabrikalar var. Üstelik bu fabrikalar ekonomik refah düzeyini uçuyormuş. Diyarbakır’ın, Mardin’in, Şırnak’ın, Van’ın, Hakkari’nin, Dersim’in ekonomik refah düzeyi dillere destanmış, 81 ilin en sonlarında yer alması bu gerçeği değiştirmezmiş…
*
Sahiden bu başdanışman çok akıllı, çok bilen bir adam. Öyle ki Kürtlerin sosyal adalet imkanlarına kavuştuğunu da söylemiş. Bu sosyal adalet her neyse, biz Kürtler ona da kavuşmuşuz. Farkında olsak ne yazar, farkında olmasak ne yazar. Adam demiş ya, sen ona bak. Aksi bir şey söylemek insanı dış güçlerin uydurduğu “dış Kürt sorunu” yapar. Bay başdanışman öyle söylüyorsa bir bildiği vardır, neme lazım. Nede olsa iç Kürt sorunu bitmiş...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.