Güle güle 2020
Sanırım binlerce belki milyonlarca insanın kalan ömründe “ Tanrım ne yıldı ama !” diye hatırlayacağı bir yıl oldu 2020.
En azından ben şimdiye kadar yaşadığım kendi yaşamsal sürecimde, aklımın erdiği zamanlardan itibaren bu kadar çok olumsuzluğun yaşandığı bir yılı hatırlamıyorum.
Kulun tedbiri Allahın takdiri elbette ama biz yine de iyi şeyler düşünmeğe ve dilemeğe devam edelim. Umarım bütün negatiflikleri de beraberinde götürür.
2021 yılı her anlamda insanları kendiliğinden rehabilite edecek kadar güzel ve umut verici şeylerin yaşandığı bir yıl olur… İhtiyacımız da yok değil hani.
Biz umut etmeğe, beklentilerimizi pozitif tutmaya devam edelim ama bir de doğanın kendi işletim sistemi var tabiî ki de.
İçinde yaşadığımız, beğenmediğimiz, türlü adlar taktığımız, kötü davrandığımız, kıymetini bilmediğimiz ancak bize verdiği nimetleri bırakıp gitmenin de çok zor olduğu şu koca dünya 4,5 milyar yaşında. “Can tatlı, dünya şirin.” derdi rahmetli Babam.
Kimlerin gelip geçtiğini bile tam olarak bilmiyoruz ama bilim bu işleyişin ve geçişlerin doğal seleksiyon şeklinde olduğunu açıklıyor bize.
Doğal seleksiyon yani doğal seçilim, belirli bir türde dış çevreye uyum konusunda daha elverişli özelliklere sahip organizmaların, bu elverişli özelliklere sahip olmayan diğer bireylere göre yaşama ve üreme şanslarının daha yüksek olması ve bunun sonucu olarak genlerini yeni kuşaklara aktarabilmeleri yoluyla işleyen evrimsel mekanizma.
2020 Yılındaki Corona / Covid-19, aslında bize bu işletim sisteminin en azından insanlar açısından böyle olduğunu gösterdi. 80 Yaşında olup hastalığı atlatan da oldu, kronik rahatsızlığı olup, genetik kodları temiz olduğu için hastalığı atlatan da ama hiçbir kronik rahatsızlığı olmadığı halde bağışıklık sistemi güçlü olmadığı için çok genç yaşlarda hayatını kaybedenlerin de olduğunu duyduk. Demek ki dünya da canlı yaşamı bu şekilde devam etmiş milyonlarca yıl. Güçlü olan kalmış…
Gelecekle ilgili o kadar kötü senaryolar konuşuluyor. “ Bu gidişle yakın bir gelecekte dünyada çok büyük çevre felaketlerinin gerçekleşeceğini, su kıtlığının yaşanacağını, küresel ısınmanın artmasıyla iklim dengesinin bozulacağını, kuraklıkların olacağını, depremlerin artacağını, çevre kirliliğinin canlı yaşamını tehlikeye sokacak boyutlara ulaşacağını, hatta birçok canlı türünün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu, asit yağmurlarının olabileceğini, buzulların erimesiyle ortaya çıkan zararlı virüslerin çok daha öldürücü salgın hastalıklara yol açacağını. ” vs.vs vs söyleyip duruyorlar. Kıyamet kopmazsa, yani dünyanın sonu gelmezse eğer işte bu olumsuzluklara bile dayanabilen insanlar olmak zorunda belki.
Tabi burada dünyanın bu kötü gidişatından nemalanmak isteyen ya da dünyayı kendi istedikleri şekilde dizayn etmeye çalışan yönetenlerin, küresel sermayenin buna sebep oldukları yönünde komplo teorilerinin de gırla olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.
Öyle ya da böyle, direk ya da indirek, bütün bu olumsuzlukların müsebbibi tabiî ki insan. Kimisi direk sebep olarak, kimisi duyarsız kalarak bu kötü gidişata çanak tutuyor.
Geriye Corona gibi şimdiye kadar belki de Dünya da görülen salgın hastalıklar içinde öldürme oranı en düşük olan salgın hastalık baş gösterince bu durumdan yakınıp, “ ya ne kadar da şanssızmışız ki 5 milyar yaşındaki Dünya’nın bu dönemine denk geldik.” diye yakınıp duranlar kalıyor.
Kimse kusura bakmasın. Hepimiz suçluyuz çünkü yaşadığımız Dünya’ya çok kötü davranıyoruz.
Umuyor ve diliyorum ki insan ve insanlık için 2020 Yılı acıların yaşandığı bir yıl olduğu kadar yaşananların öğreticiliğinin de çok olduğu, farkındalığın arttığı bir yıl olmuştur.
Herkese dilediği gibi bir yıl dilerim.
Neşeniz, umudunuz eksik olmasın.
Sevgiyle … :)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.