FEMİNİZM İNSAN VE KAYBEDİLEN YER -1-
Kökleri 13. yüzyıla kadar gitse de, kendini 19. yüzyılda bulmuş ve 20. yüzyılın ikinci yarısıyla derinlik kazanıp belirginleşmiş feminist hareketler, kadın mücadelesinde önemli bir yere sahiptir. Günümüze kadar farklı görüş ve hareketler olarak gelişse de, belirleyici yön, kadın savunuculuğudur. Kendi ideolojik felsefi renklerini radikal, liberal, sosyalist, varoluşçu, kültürel, burjuva ve marksist feminist olarak adlandırıp şekillendiren bu grupların, tabii ki beslendikleri ve etkisinde kaldıkları kaynaklar vardır. Her feminist hareket, bu yapılanma içinde kendi varlığını kazanmakta ve felsefesini geliştirerek eleştirilerini yapmaktadır. Toplum karşısına bu farklılıkları ve örgütlenmeleri ile çıkmaktadır.
Feminizmi İnceleme
Bu feminist grup ve akımları ayrı ayrı incelemekten ziyade, ortaya çıkış koşullarını ve dayandıkları zemini genel bir görünümde incelemek istiyoruz. Bu hareketlerin, kadının toplumsal yaşamında oluşturdukları bilinçlenmenin önemi kadar, ne kadar kendilerine döndükleri başta olmak üzere insan gerçekliği ve duruşlarıyla da incelenmelidir..
Feminist Hareketler
Feminist hareketlerin en önemli özelliği, kadın toplumunun yaşamış olduğu sömürülme gerçeğini açığa çıkarmasıdır. Bu yönde atılmış her adım, söylenmiş her söz, örülmüş her yapılanma, paylaşım ve örgütlenme biçimi incelenmeye değerdir. Son yarım yüzyıl, bunların yoğunluk kazanıp, açığa çıktığı dönemlerdir. Binlerce yıldır duyulmayan ses, feminist hareketlerle duyulur hale gelmiştir. Feminist hareketlerin bu yönlü girişimleri, yaşadıkları deneyimlerle daha belirgin olmuştur.
Bu hareketlerin konumu, gerçeğe ne kadar ışık tutmaktadır, rolleri nedir ve nasıl bir ciddiyet içindedir? Yaşamın düzeyi, bunu anlamak ve bu gerçeğe ışık tutmakla mümkündür.
Unutulmaması Gereken
Unutulmaması gereken şey, tüm bu faaliyetlerin nasıl bir ortamda ve nasıl bir kişilikle yürütüldüğüdür. Bu noktada belirtilmesi gereken öncelikli ve önemli vurgu, feminist hareketlerin, kendini bulamamış insanla hareket etmesi ve bu sınırlar içinde kalmasıdır. Feminist hareketlerin, kadın özgürlük mücadelesini yürütürken, zorlandığı ve aşamadığı gerçek, kendine dönmemesi, nasıl bir yaşamın içinde olduğunu görememesi ve bu gerçeği incelememesidir.
Kadın Gelişim Tarihine Kaba Bir Bakış
Kadın gelişim tarihini anlamaya ve inceleme çalışırken, oldukça kapalı bir zemin üzerinde bulunduğumuzu unutmamak gerekir. Uygarlığın ilk anlarıyla başlayıp, milattan önce 2000’li yıllarla derinleşip bugüne kadar gelen, yoğunlaşmış erkek egemen zihniyet ve yaşam biçimi olduğunu göz önüne getirince, çok daha dikkatli olmamız gerektiğini de görürüz.
Kadın, insandır. Buna dair bir paylaşımla başlayacak olursak: İnsan, evrenin en güzide, doğanın en gelişkin, yaşamın en yaratıcı ve toplumun en belirleyici üyesi olarak izaha kavuşturmak mümkündür. Kadın, insan olma gerçeğini ne kadar incelemiş ve nasıl bir insan olarak kalmıştır? Bu gerçeği çözüp anladıkça, gerçeğin özlü tanımı da belirginleşecektir.
Devam edecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.