Zülküf Kışanak

Zülküf Kışanak

Daha fazla bekletme beni…

Daha fazla bekletme beni…

Bildiğim en hırçın nehire, tutuk güneşine ağlayan asi dağları, dağlarımı aşıp gelen gözyaşların döküldüğü Avaşîn’e verdim yüzümü su kadar sevdiğim, deli dolu gözesine can olmak istediğim Çampirêzan’da seni düşlerken, seni sayıklarken nazlım, kadim gülistanım. Kah ay ışığında, kah gün aydınlığında belirse de gül yüzün. Öyle ki ne tarafa kulak kabartsam sesini, ne tarafa baksam siluetini görür gibi oluyorum, illaki şafak vaktinde. Oramar’ın en uzak vadi tabanına bile hayat veren gün ışığında Avaşîn’e inmeyi beceremeyen, dik yamacındaki sığınağını bir türlü bulamayan acemi bir dağ keçisi gibi seke seke arıyorum seni. Yoksun…

*

Kim bilir, belki de Sate’ye, mavili, sarılı çiçek bezeli zozanın kalbine kurulmuş bir govendin başındasın yada Cilo’yu, illaki Reşko'yu aşıp gelen bir kafilenin önünde. Her nerdeysen, her ne tarafa vermişsen yönünü daha fazla bekletme beni, araya günler, aylar girmesin, ne mevsimlere dayanacak halim kaldı, nede senin yokluğuna dayanacak takadım. Gölgesinde yolunu gözlediğim yaşlı ceviz ağacı da artık beni istemiyor, sığındığım yıkık dökük kalubeladan kalma tapınağın sabrı taştı, arada bir uğradığım, güç aldığım Avaşîn bile söylenmeye başladı, her şey ve her kes yalnızlığımdan sıkılır oldu, beni en iyi bilenler bile yüz vermez oldu, daha ne diyeyim sana, artık çık gel, yüreğimi bıraktığım dağları ısıtan güneşim, gülistanıma düşmesini beklediğim gün ışığım...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Zülküf Kışanak Arşivi
SON YAZILAR