Cumhuriyet/demokrasi/şeriat
Şeriatla yönetilen İran’da her hafta 3 ya da 5 Kürt genci periyodik olarak idam ediliyor. Diyarbakır’da ise kendilerini Kürt genci olarak adlandıran bir grup, nedir, neyin nesidirler bilmiyoruz, ancak onlar da şeriat istiyor. Diyarbakır Surlarına periyodik zamanlamalar yapıyor, pankart, afiş, bayrak asıyor.
Bu Kürt gençlerine soruyorum;
İdam mı, yaşam mı?
Şeriat mı, Cumhuriyet mi?
Surları, dolayısıyla Diyarbakır’ı hedef alan bu güruh kim/Kimler bilmiyoruz, ancak işin karanlık olduğu her halinden belli. İzinli gösteri ve yürüyüşlerin dahi zor yapıldığı kentin merkezinde birileri surların üstüne çıkıyor, afiş asıyor, çekim yapıyor, sosyal medyadan bunun piarını yapıyor. Bu piar da tutuyor. Ondan sonrasına bu işi yapanların müdahalesine gerek yok, çünkü medya kuruluşları sonrası için bu piarı onların adına ikiye üçe katlıyor. Çünkü surlara asılan ‘Şeriat istiyoruz’ afişi her zaman haber.
Dikkatimi çekti, bu işlemler için, yani propaganda için yerli ve yabancı turistin ağırlıklı ziyaret gerçekleştirdiği Cumartesi ve Pazar günleri tercih ediliyor. Diyarbakır’ın dışında Türkiye’nin herhangi bir ilinde de böyle bir ‘Çalışma’ yok!
‘Çalışma’ diyorum, çünkü organize bir iş.
Tam da örgüt işi bir organize.
Örgütler varlığını hissettirmek için bu tür propaganda yöntemlerini dener, zamanlamayı da ona göre yapar. Hem seçim dönemi, hem de İslami değerlerin siyaset alanında alabildiğine pervasızca alet edildiği, kullanıldığı bir dönem.
Deney laboratuarı da Kürt nüfus, bir de herkesin üzerinde hesap yaptığı Diyarbakır.
68-78 kuşağı dönemini iyi kötü, az ya da çok biliyoruz, izledik. Kürt gençliğinin demokratik, laik, seküler duruşu ve direnişine yönelik darbelerin sonucunda toplumun evirilmek istendiği kulvarın şeriat olduğunu görüyoruz.
Bunun için de Şeyh Said üzerinden siyasi salvolar yapılıyor.
Bu salvoları yapanlar sadece bir kesim değil, siyaset bezirgânı bütün kesimler ‘bu mirastan ne kadar pay alırız’ hesabı içinde, ancak gidişin sonunun nasıl olacağına dair bir fikre sahip değil.
Herkesin, her kesimin hesabı olabilir, ancak, Devletin bu hesaplara el koyması, yol yürümelerine izin vermemesi gerekiyor.
Sebebi ise çok net; İşte İran, Irak, Suriye, Mısır, dolayısıyla Ortadoğu bataklığındaki şeriat istemli sonuçlar ortada. Ölümler, göçler, yurdundan kopanlar, kopartılanlar, annesiz, babasız kalan çocuklar, sonuçta kayıp nesiller…
Filmin başını da sonunu da gördük, aynı filmin oynanmasına, oynatılmasına, sürekli vizyonda tutulmasına izin vermemek devlet sorumluluğudur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.