Mustafa Nesim Sevinç

Mustafa Nesim Sevinç

Bayram Sevinci ve Vicdani Yük

Bayram Sevinci ve Vicdani Yük

Bayramlar, insanlığa huzur, barış ve dayanışma çağrısı yapan zamanlardır. Ancak dünyanın dört bir yanında süregelen insan hakları ihlalleri, savaşlar, yoksulluk, baskı ve zulüm altında ezilen toplumlar varken, bu sevinci gönülden yaşamak giderek zorlaşıyor. Bayram sabahına huzurla uyanabilmek, adaletin hüküm sürdüğü bir dünyada mümkün olabilir. Oysa bugün, dünya nüfusunun büyük bir bölümü açlık, savaş, göç ve baskılar altında yaşam mücadelesi veriyor.

Dünya üzerinde, uluslararası tanınma durumuna bağlı olarak değişen rakamlara göre 195 ila 208 arasında ülke bulunuyor. 8 milyarı aşan insan nüfusunun büyük bir kısmı temel haklardan yoksun bir şekilde hayatını sürdürmeye çalışıyor. Yüz binlerce insan savaşların ve çatışmaların ortasında yaşama tutunmaya çalışırken, milyonlarcası açlıkla mücadele ediyor. Kadınlar, çocuklar, azınlık grupları, siyasi mahkûmlar ve mülteciler en büyük mağdur grupları arasında yer alıyor. Bu gerçekler, bayram sevincine gölge düşüren en büyük insani dramları gözler önüne seriyor.

İnsan hakları ihlalleri dünyanın dört bir yanında çeşitli biçimlerde kendini gösteriyor. Açlık ve yoksulluk, sağlık hizmetlerine erişim eksikliği, zorunlu göçler, etnik temizlikler, iç savaşlar, dini ve etnik ayrımcılıklar milyonlarca insanı umutsuzluğa sürüklüyor. Kadınlar, baskı, cinsel şiddet, zorla evlendirme gibi zulümlerle mücadele ediyor. Çocuklar savaş bölgelerinde asker olarak kullanılabiliyor veya sömürü düzeninin kurbanı oluyor. Basın özgürlüğü kısıtlanıyor, muhalifler susturuluyor, hukuk sistemleri bağımsızlığını kaybediyor. Göçmenler ve mülteciler ise sınır kapılarında yaşam mücadelesi verirken, nefret söylemlerinin ve ırkçı saldırıların hedefi hâline geliyor.
Dünyada en sık rastlanan insan hakları ihlalleri arasında devletlerin baskıcı politikaları, kitlesel gözetim, işkence, siyasi tutuklamalar, keyfi gözaltılar ve yargısız infazlar yer alıyor. Savaş bölgelerinde sivillerin hedef alınması, kimyasal silah kullanımı, askeri işgaller ve faili meçhul cinayetler insanlığın yüz karası olmaya devam ediyor. Büyük teknoloji şirketleri tarafından yürütülen dijital gözetim, bireysel mahremiyet haklarını ihlal ederken, yapay zekâ ve algoritmalar yoluyla ayrımcılık gün geçtikçe artıyor.

Türkiye dâhil birçok ülkede adalet sisteminin bağımsız olmaması, hukukun siyasallaşması, ifade özgürlüğünün kısıtlanması, basının sansüre uğraması, kadın cinayetlerinin cezasız kalması, ekonomik adaletsizlik ve sosyal eşitsizlik gibi birçok sorun yaşanıyor. İnsan hakları ihlallerinin en fazla rapor edildiği ülkeler arasında Afganistan, Çin, İran, Rusya, Suriye, İsrail, Myanmar, Suudi Arabistan, Kuzey Kore, Yemen gibi devletler öne çıkıyor. Uluslararası kuruluşlar, bu ihlalleri belgelese de birçok vaka dünya kamuoyuna ulaşmadan örtbas ediliyor.
İnsanlık onuruna aykırı olan bu ihlaller, bireylerin yaşamına doğrudan etki ediyor. Bu şartlar altında, vicdan sahibi bir insanın bayramları coşkuyla kutlaması nasıl mümkün olabilir? Ne yazık ki, savaşın yetim bıraktığı çocuklar, göç yollarında kaybolan aileler, bombalarla harabeye dönen şehirler ve adaletin işlemediği mahkemeler, bayram sevincine gölge düşürüyor. Dünya, huzura ve barışa muhtaçken, bizler nasıl yalnızca kendi mutluluğumuzla yetinebiliriz?

Elbette bayram, umut demektir. Ancak bu umudu gerçeğe dönüştürmek, insan haklarını korumak ve adalet için mücadele etmekle mümkündür. Zulmün son bulmadığı, adaletin yerini bulmadığı, çocukların ağlamaya devam ettiği bir dünyada, gerçek bayram sevincini yaşamak hepimiz için bir vicdan muhasebesine dönüşüyor. Gerçek bayramı yaşamak için adaletin sağlanması, insan haklarının korunması ve herkesin eşit şartlarda yaşama hakkına sahip olması gerekiyor. O gün geldiğinde, bayram sevincini yüreğimizde tam anlamıyla hissedebiliriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Nesim Sevinç Arşivi
SON YAZILAR