Acının Belleği
Acının Belleği
Yaşadığımız bu coğrafya acıların, ızdırapların coğrafyasıdır; acı düşmemiş neredeyse hiçbir yürek, hiçbir Mahalle, hiçbir kent kalmamıştır yitip gitmişliğim, Hazin hüzünlerin. Yürek tarlalarında, çığlıkları kendi mahzenlerinde Öylesine saklıdır ki; bir Dokunsan, bin ah işitirsin /Tuhaf olan bu toplum Hala kendi açılarıyla yüzleşememiştir.
Derin yıkıntılar, derin manevi çöküntülerin içinde; yaşayan bu toplum. Geçmişe dönüp kendi acıları ile yaşayabilecek gücü takadı kalmamıştır yorgun bitkin ve yalnızdır .hüzünlü akşamların tütsülerini yakıyor her gece; Kaderine terk edilmiştir, sabahın sunak taşında ağıt yakıyor sessiz yakarışlan;damla damla akan göz yaşlan beddua yüklüdür zalimin fermanına Çünkü acı insanı yalnızlaştırır ,ve İçe kapatır kendi kişiliğinin sınırlarında yaşatır .kendi kişinin özerk alanında bir dünya kurar ve öylece yaşamaya başlar.
Ve denilir ki ;kolay kolay kimseler, acılı yüreklerle toplumlarla ilişkilenmek istemez o ruha o yüreğe dokunmak,ateşe dokunmak gibidir; Derin acı çığlıkları hissetmek gibidir;Dolayısıyla yalnız dır.
Kendi acılarını derin ruhsal toplumsal tahribatlarını güçlü örgütlü bir güce, dönüştüren toplumlar, tarih boyunca ilerleme kaydetmiştir güçlü bir topluma, yaratıcı bir zekaya yetenekli bir özelliğe sahip olmuşlardır. Çünkü bu toplumlar kendi belleklerinde ki; yas yerlerinden çıkıp yaratıcı üretici bir gece dönüşme iradesini ortaya koymuşlardır Yahudiler, Japonlar ve Almanlar bu konuda kendi savaş ve yıkımları üzerinde Bir toplumu yeniden yaratabilmiş ve dünyanın önemli bir ekonomik gücüne dönüşebilmişlerdir.
Kürtlerin acı belleği hafızası Derin yaralarla Örülüdür, varlığı başka bir varlığın bakışı altında tutsaktır 30 yıllık bu savaşta, belleği acının mezarlığına dönüşmüştür.
kaybettikleri ile kazandıkları arasında .derin Duygu karmaşasında dır, ödediği bedellerin .çektiği acıların .toplumsal,siyasal ve kültürel kazanımları acılı belleğini yüreğini mutlu ve huzurlu kılmıyor, dindirmiyor yüreğini, acıları onu yalnızlaştırırmıştır; yaşamla bağı zayıflamış ,cehneminin kor ateşinde kaderine terk edilmiş Onur'e edilmemiş bir bedel bir acı orda yerde, kırgın ve yitik duruyor, teselli Gözlerin anlamsız Bakışlarında Umut arıyor.
Çünkü acı insanın manevi dünyasında derin yaralar açar onarılması güç dramatik sorunlar bırakır, toplum ve çevrele ilişkisi kırgındır küskündür ve tutsaktır; yaşanmışlığına karşı buruktur gülüşleri. Bir İnsanın bir toplumun en büyük psikolojik işkencesi onun acılarını sürekli sıcak tutmasıdır. Hergün yeni'den kanatılan acı ,ve dinmeyen .kapanmayan yara .Egemen toplumların ezilen toplumlara karşı .yaptıkları en büyük psikolojik işkencedir.
Bir insanın, bir toplumun acısını derîn yıkımlarını, canlı tutmak ve sürekli onu kanatmak o toplumun o .insanın iradesini kırmak teslim olmak için yapılır; Çünkü acı Derin yıkımdır ve çöküntü dür.
Toplumsal ilişkilerde bireyin yaşanmışlığı üzerinde onu vurmak iradesini kırmak için acısını hatırlatmak canlı tutmak yapılan dokunmalar, en büyük psikolojik bir işkencedir, bir insanın bir insana yapılabileceği en büyük kötülüktür en zayıf, en güçsüz ve en çaresiz yerinden vurmak ;gayri ahlaki bir durumdur, ne var ki toplumsal ilişkilerde çokça tanık olduğumuz gördüğümüz yaklaşım ne davranış biçimleridir.
Gerek toplumlar ve gerekse bireyler kendi acılarını Örgütlü bir güce, büyük bir deneyime tecrübeye kavuşturanlar ilerleme Kazanarak büyürler.
Acılarını durmadan Bag 'dip yasa dönüştürenler ise, yaşam cehennemlerinin kor ateşi içinde ,yanıp dururlar. Çünkü onlar kendi acılarının üzerinde nasıl ve ne şekilde bir mutluluk inşa edebileceklerini çok iyi biliyorlar ve tekrar o acıları yaşamamak için deney tecrübe birikim kazanmışlardır.
İnsan zamanla en büyük acılara alışır, Zaman olgusu her şeyin ilacıdır, zamanın iyileştirici ve yatıştırıcı gücünden faydalanmayan etkilenmeyen İnsan yaşamda yeniktir .başarısızdır kendi acının yasında yanıp kavuranlar yaşamda başarısız olmaya mahkumdurlar Acılarımız onurlu ve mutlu geleceğimizin yegane gücüdür.