41 yılda değişen ne?
İnsanlığa vurulan en büyük darbenin yıldönümüydü dün.
41 yıl önceydi, her şey, her yer karanlık, kapkaranlıktı.
Darbeciler, 12 Eylül sabahını katran karası hale getirmişlerdi.
O günden bugüne yaralar hiç kapanmadı.
Kabuk tutmaya hazırlanan yaralar,
Her yeni yılın Eylülünde yeniden kanar!
Bu kanamaların izi sonsuzdur, kapanmaz, ama kazanır.
Bir gün mutlaka!
O soysuzlar;
50 kişiyi idam ettiler
400 kişiyi işkencede öldürdüler.
İşkencecilerden hiç hesap sorulmadı.
Anneler hala kayıplarını arıyor.
*
Yıl 2021.
Değişen çok şey var mı?
Anneler hala kayıplarını arıyor.
Halkı ve hakkı savunanlar yine cezaevinde.
Cezaevleri tıka basa dolu.
Konuşmak,
Yürümek,
Yazmak,
Çizmek,
Eleştirmek hala yasak,
O günde yasaktı,
Bugünde yasak.
Böyle olunca, ne oluyor?
İnsanların hayatları kararıyor.
Liyakatli, faydalı, geleceği düşünenlerin geleceği karartılıyor, liyakati olmayan, topluma, insanlığa faydası olmayan, olmayacak insanlara zeminler hazırlanıyor.
Bu dönemler, bu sistemler böyle sistemler.
Sadece kendilerini var etmek için başkalarının hayatlarını karartarak sistemlerinin devamını sağlamaya çalışıyorlar. Demokrasiyi sevmezler, insan hak ve hürriyetlerine değer vermezler.
Böyle gider mi?
Gitmez, gitmeyeceği de kendini iyice göstermeye başladı.
Onlar hep gidici oldular, gidecekler.
Halk hep kalıcı oldu, kalacak.
*
Dün ilginç bir haber gündemi alt üst etti.
Siyaset dünyasında her zaman bu tür haberler olur, birileri iddia eder, birileri yalanlar.
Teyidi zor haberlerdir.
Diyarbakır AKP’de; ‘Parayı sen çektin, ben çektim, niye çektin’ tartışmaları yansıdı.
İddia elbette!
Kendi iç işleri diyeceğiz, ancak, kamuyu ilgilendirdiği için diyemiyoruz.
Ancak, doğru ya da yanlış, mesele çok çirkin!
Politikalar, ilkeli, ideolojik, halktan yana olmayınca böyle oluyor.
Bu durum sadece AK Partiyle ilgili bir durum da değil.
Partiler bazıları için geçim kaynağı olmuş, yıllardır böyle gidiyor.
Para için parti kollayan, genel merkezlerden gelen paralarla geçinen, bu paraları bekleyen ‘Nöbetçi particiler’ ezelden beri var.
Onların ilkelerle işleri yoktur, onlar, sadece davulcu-zurnacıdır.
Yaygara ile varlıklarını sürdürürler.
Onlar, ‘Düğün evinin tefçisi, ölü evinin yasçısıdırlar.’
Yapılacak bir şey yok; partilerin de halkımızın da içinde bulunduğu gerçek bu!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.