Sandık-seçmen-demokrasi
Son derece sıkıntılı bir dönemin içinden geçiyoruz. Toplumsal çürüme karşısındaki mağlubiyeti, galibiyet algısına oturtan toplumun, toplumsal çürümenin cenderesinde yok oluşuna zemin hazırlayanlarız, hep birlikte.
Sitemimiz kime ve de niye?
Kiminle konuşsak, herkes sitemkâr; kirlenmeden, yozlaşmadan, ahlaki çöküntüden, toplumsal çöküşten yana dertli sayısı bir hayli fazla.
Peki, sorumlusu yâda sorumluları kimler?
Bence hepimiz!
Toplumsal iyiliklerde, kötülükler de toplumsal destekler sayesinde olmuyorsa, bu çöküntü neden?
Çoklu dillerden dökülen sitemkâr sözlere bakıyoruz, sanki suçlu yok ortada. Hiç birimiz gelinen durumla ilgili sorumluluk almıyoruz, topu ortaya atıyoruz, çoklu vuruşlara emanet ediyoruz.
*
Narin cinayetinde olduğu gibi;
Ceset var, katil yok.
Katiller cesedi elden ele dolaştırmış, ancak kimse katil değil!
Çürüme aileden başladıysa, toplumsal çürümenin güzergâhı da açıktır demektir.
Narin meselesi sadece bir örnek, Türkiye’nin artık böyle bir gerçeği var.
*
Bütün alanlarda paranın hâkimiyetinin ‘yaratıcı gücüne’ teslim olmanın zirve yapmış halidir ahlak çöküntüsü ve toplumsal çürüme.
Mesele; tek başına ne para, şan, şöhret, ne de tek başına bir kimlik yada mezhep meselesi değil artık. İnsanın özgürlüğüdür. Kayıtsız şartsız millet egemenliğidir.
Suriye örneği 10 yılı aşkın bir zamandır, canlı, kanlı karşımızda, film gibi izliyoruz.
İzlediğimiz bir sinema filmi değil, gerçek hayatların yerle bir edilmiş hikâyeleridir.
Türkiye’nin yurttaşlar topluluğunun sorumluluklarını hatırlama, uygulama zamanlarına ihtiyaç var.
Sandıksız, seçimsiz ülke yönetmenin yâda öyle bir ülkenin yurttaşı olmanın çözüm adresi, doğal olarak silah oluyor. Suriye ya da Ortadoğu’daki örneklerinde olduğu gibi, ellerinde silahlarla kentlere, beldelere aniden geliyorlar, ‘Sizi biz yöneteceğiz’ diyorlar, kısa, orta, uzun vadelerle yönetiyorlar da. İnsanların istemediği, kabul etmediği, çağdaş ve demokratik olmayan bir model dayatıyorlar. Kendilerine ‘özgür ordu’ diyorlar, Esat yağmurundan kaçanlara dolu yağdırıyorlar.
İşte; Sandık ve seçim bu örnekler göz önüne alındığında çok kıymetli oluyor. Türkiye’nin bütün sorunlarına rağmen, sandık ve seçmen gerçeği ciddi bir demokrasi örneğidir. Sandıkla gelenin sandıkla gitmesi gerektiği gerçeğinden uzaklaşmamak lazım. (Kayyım atama örneği bunun dışında)
Çağdaş insan ve yurttaş kavramlarına anlam kazandıran demokrasi araçları vazgeçilmezimiz olmalıdır, çünkü Ortadoğu örnekleri vahim!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.