Persona : Dört mevsim
Yarım kalmış şeyler mutlaka birgün tamamlanmayı bekler.
I.YAŞAM
Sonbaharın ortasına düşmekte olan bir yaprak edasıyla döne döne düştü kuru çatlak toprağa , ardında besleyip büyüttüğü onlarca yılın yüküyle toprağın şefkatli bedenine uzandı genç adam.Seyre dalıp, gelip giden onlarca yılı ve her hücresinde yitirdiği insan yüzlerini tek tek anımsadı. Zamanın henüz doğurduğu yılların gölgesiyle adım attı toprağın gövdesine, uçsuz bucaksız sarısıcak tarlalarda kendini arıyorken ilk yüz belirdi gölgelerin tortusunda, bu yüz olağanın dışında benzeriz bir melodik tını gibi sardı genç adımın ruhunu; bu yüz , sanki ana rahminden henüz düşmüş bir çocuğun kendi annesinin yüzünü görmesi gibi destansıydı.
II. ÖLÜM
Zaman bu destansı hikayenin içinde ölü bir yılan gibi çatlak kuru toprakta izlerini bıraka bıraka ilerlemeye devam ediyordu. Mevsim artık kıştı tanımış olduğu bu yüz, kendi mevsiminden kopup gitmişti. O an yeni bir yüz belirdi, yeni bir anlam; bilincin ötesinde kendi karanlığının dehlizlerinde ona sonbaharı anımsatacak, yaşatacak yeni bir yüz, öylesine naif ve öylesine kırılgan olan bu yüz kendi mevsiminin soğuk ayazlı gecelerini loş ve sıcak mevsime bedellemişti.Kendi hikayesinin kahramanı olmayan bu yüz , genç adımın hikayesi olmuştu. Şimdi dedi genç şimdi yeni bir soluk alma vaktidir şimdi yaşamı, yaşamın içindeki yokluğu mahşeri kalabalıkta yaşama vaktidir.çünkü bu yüz henüz öpülmemiş henüz her zerresiyle yeni bir hikayenin ilk cümlesi olmaya layıktır.
III.DİRİLİŞ
İlk cümle yazıldı ve ölüm yerini yaşama bıraktı. Yeni, yeniden yaşamın her cümle aralarında bazen tanıdık çoğu zaman farklı yüzler dirilmeye devam etti.Yollar düştü her dönemeçte kalemin ucuna ilk cemre düştü mesela , yahut ilk kırağı çözüldü yüzlerin kenar uçlarında.Bir umudun henüz filizlendiği zamanlardan geçiyordu genç adam , sarı veya soğuk zamanlar yerini mavi bir deniz dalgasının hırçın dansına bırakalı çok olmamıştı. Ufukta belirlen akasya kokusu ve uzunca bir yol kenar dönemeçilerinde onlarca insan yüzü , her yüz ölümün ve yaşamın tam ortasında selamlıyordu genç adamı yol bitmek üzereydi adımları hızlandı nefesi göğüs kafesine sığmaz olmuştu.Yaşadığı bir korku , bir endişe sarmıştı genç adamı. Yürüdüğü yol kendisi olmuştu
IV. SONSUZLUK
Genç adamın , yaşamış olduğu bu korku ve endişe yaşamın ve ölümün ortasında kalmış olmasından kaynaklanıyordu.Bu his onda alışılmış olmanın rahatsızlığını uyandırmıştı. Genç adam bu hisle yolun sonuna gelmişti .Yolun bitimine bir adım kala durduğu yerde gözlerini kapadı ve düşündü,
Yaşam dedi , ölüme atılmış ilk adım
Ölüm dedi , dirilişe atılmış ilk adım
Diriliş dedi , sonsuzluğa atılmış ilk adım
Sonsuzluk dedi, yola atılmış son adım
Ve sonra gördüğü , hayal ettiği bütün yüzler, tek tek düştü gözlerinin yamacına genç adamın , her bir yüz bir diğerinin yarım kalmışlığının kendisiydi.bu kendinlik haliyle doğruldu, açtı gözlerini, “Yüz”dedi artık her yerde ve herkestir...
Ferat Özpamuk
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.