Yahya ÖGER

Yahya ÖGER

ORTAYA KARIŞIK

ORTAYA KARIŞIK

Değişim mi, Dönüşüm mü, nasıl adlandırılır bilmem ama Modernizm övünç kaynağı birçok kişilik özelliklerimizi silip süpürdüğü.Enteresan bir toplum olmaya başladık. İliklerimize kadar hissettiğimiz toplumsal çürüme sonucunda oluşan siyasallaşmada fanatizm, ailede bitişe, gençlikte umutsuzluğa, sosyal adalette kırılmalara yol açmaya başladı. Kafasını kuma gömenler bunu ukalalık olarak kabul etse de söylediklerime hak verenlerin olacağını kestirmek mümkün.

Efendim,öyle bir kesim ortaya çıktı ki, onlardan başka vatansever, onlardan başka bayrak, ezan, din, iman ve milliyetçilik duygularını besleyenler olamaz. Devletin kuruluşunda oluşturulan milli burjuvazi felsefenin evrilerek milliyetçi,muhafazakar, yeşil sermayeli burjuvazinin devleti sahiplenme/ aidiyetliği ile devletin sahibi olma arasında ikileminin oluşturduğu toplumsal travma yaşanıyor. Mamafih, Demokratik tahammüller çerçevesinde sendikalarda, vakıflarda ve derneklerde bile hizmet yarışına girmeyi hakaret/ bölücülük kabul edenler türedi.Toplumun derdine derman olma noktasında köşeye sıkışanlar bir zamanlar beraber yol aldıkları eski dostlarını bile düşman ilan etme cihetine gidiyorlar. 'Vatan bölünmez, ezan susmaz, bayrak inmez, darbelerin yapılmasına sebep olan bu söylemde bölen kim, indiren kim, susturan kim hep muammalığı korunmuştur.

Menfaat ve rantiyeciliği lider fanatizmi ve davaya sadakat ile örtbas eden, toplumu okuma ve toplumsal sorunlara çözüm bulma beceri ve gayesini gütmeyen, at gözlüğü açılarını her kesime dayatmaktan bir nebze olsun geri kalmamışlar bundan sonra da kalmazlar.

Birini sevmek varsa kitaplarında, seviciliğini bütün topluma farz olarak dayatmaları bilinen bir durumdur. “Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek"ten öte bir şeyden bahsediyorum.

Kimi zaman milliyetçi, muhafazakâr, kimi zaman sola yeni jargon kazandırarak kapitalist bir övgü ile orada burada konu mankenliğini yapmaktan geri durmayan, söz konusu kendi yandaşlarının hırsızlığını, arsızlığını görmeyen,hatalarını savunabilecek cesarete sahip olan, yanlıştan ve hatadan dönmekten ziyade yanlışlarını, ekseri yanlışa endeksleyen, "Onlar yapıyordu, biz de yapmışız ne olmuş." şeklinde yandaş kabulüne sunan seküler, demokrat, az buçuk kemalist, yeri gelince sultaci faşist ortaya karışık bir din ve milliyetçilik algısı ile fink atıp durunlar peydahlandı. Reyting rekoru kıran mafya dizi senaryolarından fırlamış, siyah giyimli, siyah camlı SUV arabalardan inmeyen, Ray-Ban gözlüklü ağabeyler (!) bu milletin yakasından bir türlü düşmedi./Ki onlara karşı içimde bir Can Yücel mevzilenmiş.Ayık bir kafa,sarhoş kelimelerle ağız dolusu küfürler sıralamak isterim neyse ki edep müsaade etmez.

At izinin it izine karıştığında yön bulma özürlüsü narsisit kişilikler,gün geçtikçe karşımıza tavşan gibi üremeye başladılar. 'Endamın yeter' olanların her platformda karşımıza çıkıyor olmalarını toplum olarak garipsemiyoruz.

Sermaye ve politik mecralarda Arz-ı endam eyleyen omurgasızlar, siyaset/çiye güvenmeyi ve toplumsal yaralara demokratik çözüm ile iyileşme ihtimaline olan inancın zedelenmesine sebebiyet veriyor.

Muktedirler eleştiri yağmuruna tutulurken, muhalefet için yola çıkanların durumu içler acısı, oluşturulan müstakil mafyacık grupların, burjuvazi yapıların, trol ordularına hamilikten vazgeçilmiyor. Hoyratlığın pik yaptığı, tüyü bitmemiş yetim hakkının gasp edildiği, sosyal medyada her haltı yiyip,Cuma mesajı atıp evliya(!) mertebesine ulaşanların, mangalda kül bırakmayanların, ortalıkta cirit attığı bir toplum sağlıklı bir toplum mu? Sizlerin vicdani muhasebesine bırakıyorum.

Nasıl bu duruma geldik Allah aşkına

Rüşveti hediye, hırsızlığı, emek gaspını bağış, adam kayırmayı erdem, ihmalkarlığı kader, beceriksizliği nas, muhalifi düşman, ahlaksızlığı Allah'ın imtihanı Vatanı babasının tarlası, her şeye muhalefeti dik duruş, sanan yerelde bile güçten ve erkten yana olanların bu kadar toplumsal kabulü neden/niçin oluştu.

Safların belli olması, zorda olsa pirincin içindeki beyaz taşların ayıklanması gerekmez mi? Önümüze konulan temcit pilavının diş değil çene kırdığını göremiyor olduk.

Umarım ne demek istediğimi anlayan anlamıştır. Lütfen anlamayana siz anlayan dostlar anlatsın.Gerçekten çok yorulduk.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yahya ÖGER Arşivi
SON YAZILAR