Ne çok öldürdük!
Tarih, dün bir adamı öldürdüğümüzü! hatırlattı.
Halk TV’den onun anma törenlerini izledim, zaman zaman boğazım düğümlendi.
Kendime konuştum, ‘Ne çok adam öldürdük! bu ülkede’ değil mi?
Aynı ülkenin yurttaşı/yurttaşları! Yine aynı ülkenin başka yurttaşının/yurttaşlarının canına kast edip, bir süre sonra hiçbir şey yapmamış gibi elini kolunu sallayarak, onu lanetleyen kalabalık yurttaşlar topluluğunun arasında dolaşabiliyor.
Aynı ülkenin eşit yurttaşlık haklarına sahip olduğumuzu sanıyorduk, pardon!..
Halk TV’nin manşeti müthişti;
‘Cinayet 17 yaşında’.
Evet, ‘Cinayet 17 yaşında’ ve sokakta dolaşıyor.
Hrant Dink ise arkadaşlarının, ailesinin arasında değil.
Aydınların ölümü karşısındaki toplumsal duyarsızlık, aslında ciddi bir toplumsal yıkımdır.
Nasıl yıkıldığımıza kalanlar olarak tanıklık ediyoruz.
Öldürenler, ya birden yok oldular, ya da yakalanıp serbest bırakıldılar.
Evet, ne çok adam öldürdük.
Ve cinayetler büyüdü.
Dünkü cinayet en geç cinayet;
1-Cinayet 17 yaşında- (Hrant Dink cinayeti)
2-Cinayet-23 yaşında (Gaffar Okkan cinayeti)
3-Cinayet-25 yaşında (Ahmet Taner Kışlalı cinayeti)
4-Cinayet 31 yaşında (Uğur Mumcu cinayeti)
5-Cinayet 34 yaşında (Bahriye Üçok cinayeti)
Ve diğerleri;
Ne çok cinayet işlemişiz…!
Dikkatten kaçmıyor değil mi?
Katledilenler sosyal demokratlar, sosyalistler, devrimciler.
Cinayeti işleyenlerin bazılarını biliyoruz, bazılarını hiç bilmiyoruz, tanımıyoruz.
Çok da önemli değil, kökünün ne olduğunu, nerelere kadar uzandığını biliyoruz.
Herkes biliyor aslında.
‘Cinayeti/Cinayetleri gördüm’ dememize rağmen hiçbir şey olmuyor.
En acı veren de böyle bir durumun olması.
Böyle olunca da yurttaş yanımız acıyor, kırılıyor, dökülüyor.
En azından bundan sonra olmasın, olmasına izin verilmesin, olsa da toplum vicdanı rahatlatılsın.
Cinayet/Cinayetler yaş almasın, büyümesin!..
Cinayetler büyüdükçe yaş aldıkça, toplumsal yaralarımız da büyüyor, onarılmaz bir hal alıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.