Yahya ÖGER

Yahya ÖGER

MİSAFİR, MİSAFİRİ İSTEMEZ

MİSAFİR, MİSAFİRİ İSTEMEZ

İnsan hayata gözlerini açtığı yerle bilinir. Doğduğu, duyduğu ve kendini güvende hissettiğinde kolay kolay terki diyar eylemez. Tarihin her safhasında böyle olmuştur. Toplu olarak bir yerden bir yere gidişler MS 350-800 yıllarında Hunların, Çin ve Moğol baskısından Avrupa’ya yaptığı kavimler göçü olduğudur.

İslam’ın bakış açısı, Hicret, Muhacir, Ensar, başlıkları altında ele alınmaktadır. Muhacirlerin/Mülteci ve onlara kucak açan Ensar’ın, kadir şinas davranışlarından Kur’an-ı Kerim'de övgü ile bahsedilir.

Şiddet sarmalından, rüzgârın önünde savrulan yaprak gibi göçe zorlanan insanlarla ilgili sosyolojide

A-Mülteci: Dini, milliyeti, belirli bir toplumsal gruba üyeliği yahut siyasi düşünceleri nedeniyle zulme uğrayan, uğrama endişesi taşıyan, bu nedenle vatanından ayrılan/ayrılmak zorunda bırakılan, korkusu nedeniyle geri dönemeyen, dönmek istemeyen, iltica ettiği ülke tarafından endişeleri haklı bulunan kişi olarak tanımlanır.

B-Sığınmacı: Mülteci olduğu iddiasıyla ülkesini terk eden ama mültecilik statüsü başvurusu sonuçlanmamış kişiler olarak biliniyor.

1951 Cenevre Sözleşmesi, ırk, dil, din, milliyet, belli bir toplumsal gruba mensubiyet veya siyasal düşünce baskı ve zulüm altında bulunma ölçütü yanında, “insani” nedenlerle de sığınma hakkı tanınması öngörülmektedir. Mültecilik bir hak olarak belirlenmiş ve tanınan haklar güvence altına alınmıştır. Yaşama hakkı, işkence ve kötü muameleden korunma, vatandaşlık hakkı, hareket özgürlüğü hakkı, ülkeyi terk etme, ülkeye geri dönme hakkı, zorla geri gönderilmeme hakkını içerir.

2016-2022 yılları arasında Türkiye’ye den başta Avrupa ülkeleri olmak üzere 3 milyon 676 bin kişi göç etti. Komşu Ülkelere gidenler de var. İran, Afganistan, Suriye, Ukrayna bu ülkelerden bir kaçıdır.

2022 yılında yurt dışına 139 bin 531 giden vatandaşımızın olduğu göz önünde bulundurulursa en fazla göç veren ülkelerden biriyiz. Her ne sebeple olursa, travma olarak ele alınan yurdundan kopup giden sığınmacı/ mültecilik bir suç değildir. Oysa ırkçılık, hem dini literatürde hem de medeni kanun nezdinde suçtur.

Ülkelerin içinde bulunduğu şiddet sarmalında ülkemize mülteci akını oldu. Irak'tan gelen Peşmerge, Suriye iç savaşından sonra gelen sığınmacılar. Zaman gösteriyor ki geçiş güzergâhı olan ülkemizden Avrupa’ya sirkülasyon artacaktır.

Yurtdışında, vatandaşlarımıza karşı yapılan ırkçı saldırılar karşısında tepki gösteren, yurdun insanı, gelen mültecilere karşı aynı davranışı sergilemesi kabul edilir değil. Vahşi kapitalizmin yurdundan ettiği insanlar, biçare bir şekilde nereye gide bilir ki?

Türkiye mülteci alma konusunda başarılı bir sınav verse de, eksiklikler, uygulama yetersizliğinden kaynaklı olumsuzluklar meydana gelmeye başladı. Suriye’den gelenler için değil, Gönül coğrafyası tabir ettiğimiz kardeş ülkelerden gelenlere de reel politik duruş yeknesak olmalıdır.

1-Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) toplumsal güvenirliğini yitirdiği için alan araştırmasında rakamlar inandırıcı gelmiyor. Mülteci /sığınmacı, geçici kuruma altına alınan, düzensiz göçmen nasıl adlandırılsa adlandırılsın, sığınmacı nüfusun çok katmanlı olduğu bir ülkeyiz. Karmaşaya mahal vermeksizin, misafirlerimizin sayısı net olarak açıklamadılar.

2-Toplumsal bütünleşme/adaptasyon konusunda çokta başarılı bir çalışma yürütülmedi. Ülkelerin başarılı modelleri incelenmeli, eksik yönler çalışılarak yerelde uygulanmalıdır. Barınma kampları, oryantasyon, meslek kursları bunlardan bir kaçıdır.

3-Mülteciler ile ilgi sosyal medyada dezenformasyona karşı ciddi adımlar atılmalıdır.

4-Mülteciler başka ülkelere karşı kullanacağımız tehdit gücü değildir. ‘Açarım kapıları’ söylemi siyasi anlamda bir güç gösterisi olsa da insan onuruna karşı değersizlik ve Türk toplumunda negatif bir söylemdir.

5-Ülkesinde suça bulaşmış veya Türkiye’de suça bulaşanın iade işlemi hızlı bir şekilde gerçekleşmelidir.

6-Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik darboğaz, toplumun mültecilere karşı bakış açısını olumsuzlaştırmaktadır. Artan kira ve gayrı menkul fiyatlarının başlıca müsebbibi olarak mülteciler, özelikle Araplar görünmektedir. İç piyasada fahiş fiyat, denetimsizlik, toplumu şiddette kanalize etmektedir.

7-Kantonlaşacak oturumlara müsaade edilmemelidir. Ekonomi ve Güvenliği tehdit edecek alanlarda sıkı tedbirler alınmalı, denetimler yapılmalıdır.

8-Marjinal söylemler ve şiddet, kimden gelirse gelsin, kime yapılırsa yapılsın, hukukî, eşit ve caydırıcı müeyyideler uygulanmalıdır.

Son olarak ülkemizde mültecilere karşı en sert tepki gösterenler başka ülkelerden vakti zamanında sığınmacı veya mülteci olarak gelenlerden olması düşündürücüdür. Misafir misafiri istemez, ev sahibi ikisini de..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yahya ÖGER Arşivi
SON YAZILAR